Arşiv yazıları
27 Şubat 2011 Pazar
26 Şubat 2011 Cumartesi
Fabrikadan TİP’e, Dünden Bugüne Siyasi Anılarım (3)
İbrahim Özkurt
1973’ün başında Türkiye’ye kesin dönüş yaptım. Aynı yılın sonbaharında Çetin’de döndü. Çetin ile sık sık görüşmeye başladık. 2. TİP’in kurulacağı haberlerini alınca, Çetin 1. TİP’ten tanıdığı Bahçelievler’de oturan Can Açıkgöz’le tanıştırdı ve birkaç kez üçlü görüşmelerimiz oldu. Almanya anılarımızın hemen tamamını Can’a anlattık.
Kağıt’tan devlet
Oşin Çiringel
*Sinan Çetin, devlet aygıtını yüreklice sorguladığı, onunla hesaplaşmayı göze aldığı için övgüye değer bir duruş sergilemiş. Kağıt, bu duruşun filmidir.
*Sinan Çetin, az rastlanır bir ustalıkla devleti kağıt metaforuyla anlatmış. Ona göre devlet; dosya, klasör, evrak, damga, ıstampa, imza, kafa kağıdı ve asıl önemlisi bunların hepsini simgeleyen kağıt demektir.
*Yönetmen, filmin finalinde her türlü otoriteyi red eden bir felsefeye, ‘anarşizm’e varıyor. Devlet aygıtının yakılarak insanlığın kurtulabileceği mesajını veriyor. Devletin, hem bireyi ezen hem de tek tek herkesin içinden geçerek örülen bir aygıt olduğunu göremiyor.
Fabrikadan TİP’e, Dünden Bugüne Siyasi Anılarım (2)
İbrahim Özkurt
Gazetemizin daha 1. Sayısını hazırlarken odamıza Adapazarı’lı Abdullah isimli bir işçi arkadaş daha gelmişti. Dernek başkanı olan arkadaş ise eve taşınmıştı. Bu arkadaşa bizim odanın komünist odası olduğunu, ikameti için uygun olmadığını falan söylemelerine rağmen, pehlivanlığına güvenerek ve ilişkilere fiziki yönden bakarak uyarıları dikkate almamış.
16 Şubat 2011 Çarşamba
Kağıt’tan devlet
Oşin Çiringel
*Sinan Çetin, devlet aygıtını yüreklice sorguladığı, onunla hesaplaşmayı göze aldığı için övgüye değer bir duruş sergilemiş. Kağıt, bu duruşun filmidir.
*Sinan Çetin, az rastlanır bir ustalıkla devleti kağıt metaforuyla anlatmış. Ona göre devlet; dosya, klasör, evrak, damga, ıstampa, imza, kafa kağıdı ve asıl önemlisi bunların hepsini simgeleyen kağıt demektir.
*Yönetmen, filmin finalinde her türlü otoriteyi red eden bir felsefeye, ‘anarşizm’e varıyor. Devlet aygıtının yakılarak insanlığın kurtulabileceği mesajını veriyor. Devletin, hem bireyi ezen hem de tek tek herkesin içinden geçerek örülen bir aygıt olduğunu göremiyor.
9 Şubat 2011 Çarşamba
Fabrikadan TİP’e, Dünden Bugüne Siyasi Anılarım (1)
İbrahim Özkurt
1968 ekim ayında Almanya’ya (Münih) göçmen işçi olarak gidenlerdenim. Yani, Fıransa’da başlayıp dünyayı saran gençlik devriminin yaşandığı yıl. BMW’de çalışıyorum ve göçmen işçilere tahsis edilen bir lojmanda kalıyorum. O günlerin atmosferinin de etkisiyle ha bire arkadaşlarla tartışıyoruz. Kısa sürede Konya’lı komünist İbrahim olarak anılır oldum. Öğle vardiyasına işe başlamak üzereyken bir arkadaş “komünist, bak sizinkiler seni çağırıyor” diye elime bir bildiri uzattı. Bildiri, protesto yürüyüşü çağrısıydı. Çağrıyı yapan dernek Münih Türk Kültür Birliği idi. Avrupa Türk Toplumcular Federasyonu’na (ATTF) bağlı bir dernek. Çağrıya uydum ve yürüyüşe bir arkadaşla birlikte katıldık. Yürüyüşten sonra bizi derneğe davet ettiler. Ben üye oldum. Bir süre sonra diğer arkadaş da üye oldu. Derneğin adı bir süre sonra Münih Türk Toplumcular Ocağı (MTTO) olarak değiştirildi.
Sosyalizmin İslam’la İmtihanı
Hakkı Yükselen
8 Şubat 2011 Salı
Kitle Toplumunda Kişiliğini Kaybeden Birey Olmak
Ahmet Doğançayır
Bugün toplumda, olduğuna inanılan kamu sayesinde var olan siyasal iktidarın ‘’meşruiyet’’ taşıdığına inanılmaktadır. Halk katlarında basit ve sade yurttaşlar arasında olduğu kadar, devlet hayatında da bu inanç ‘’demokratik iktidarın ‘’ dengeye kavuşmasını sağlayan bir mekanizma olarak kabul ediliyor. Bütün liberal teori taraftarları ve kuramcıları da toplumdaki iktidar sistemini anlatıp yorumlarken bu ‘’kamu’’ denen topluluğun siyasal rolünü dayanak alıyorlar.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)