24 Ağustos 2011 Çarşamba

Kürtlere saldırmanın dayanılmaz hafifliği…

Selami Gürel

Seksen yıl inkar ettiniz, “diliniz yok, kart kurt eden dağ Türklerisiniz” dediniz. Toplu imhalardan, sürgünlere kadar her şeyi denediniz. Özellikle 12 Eylül 1980 sonrası, Hitler’in toplama kamplarını aratmayacak vahşeti Diyarbakır Cezaevi’nde uyguladınız. Bence onlara kendilerini kabul ettirmeleri için silahı siz dayattınız. Bugünkü mücadele biçimi sizin eserinizdir yani.

22 Ağustos 2011 Pazartesi

Asker-Polis Devletinden Polis-Asker Devletine!


Hakkı Yükselen

AKP, “eski düzen” güçlerini, her şeye nüfuz eden çözündürücü bir sıvı misali çözmeye ve ardından istediği kalıba dökerek yeniden şekillendirmeye devam ediyor. Adeta kendi suretinde bir dünya yaratıyor. Hegemonyanın el değiştirmesi böyle bir şey olsa gerek…

Son örnek TSK’nın politik anlamdaki çöküşü oldu. TSK, uzun yıllar boyunca burjuva cumhuriyetinin kurucu unsuru olarak, her tür toplumsal gericiliği, hem de “ilericilik” adı altında denetleyerek sürdürdüğü bir çeşit “Bonapartist” karakterli hegemonyayı inanılmaz bir hızla kaybetmiş görünüyor.

18 Ağustos 2011 Perşembe

Durum ve Sosyalistlere Düşen Görev



Murat Tanakol

Türkiye denilen siyasi coğrafyada genel seçimlerden bu yana yaklaşık iki ay geçti. Bu süre zarfında gerek bu topraklarda, gerek dünya ölçeğinde öyle eşine az rastlanır olaylar gündeme geldi ki, ilgili ilgisiz herkes siyasete dikkat kesildi. Bu olaylar gelişigüzel alt alta dizildiğinde, çoğu birbiriyle ilgisiz görünse de, “yok artık, bu kadar da olmaz” dedirtecek türden yoğun ve derinden etkiler yaratan özellikler taşımaları, tek ortak yönleriydi. Bu da onları, toplumsal koşullarda bir hiper-tansiyon durumunu birçok yönüyle ortaya koyan bir olaylar zinciri olarak değerlendirmeyi olanaklı kılıyor. Aşağıdaki yazıda, olaylar zincirinin birçok halkasını, sınıf savaşımını esas alarak çizmeye çalıştığım resmin detayları olarak yeri geldikçe ele alacağım. Ama önce bir hatırlatma yapmam gerek.

16 Ağustos 2011 Salı

Hoşgörüler ve Tahammüller

Yalansız’ın notu:


Yazarımız Ahmet Doğançayır'ın  bu makalesi 02.08.2011 tarihinde yayınlanmak üzere ‘Yalansız’a gönderildi. Teknik olanaklarımızın sınırlı olması dolayısıyla bütün diğer yazılarda olduğu gibi bu yazıyı da gününde yayınlayamadık. Kuşkusuz, ne teknik imkanlarımız ne de bulunduğumuz mecranın yaygın olarak okura ulaşma imkanları, muktedir sınıfların hakim olduğu yaygın medyanın imkanlarıyla mukayese edilebilecek bir durumda değil. ‘Yalansız’ ve ‘Yalansız’ gibi ezilenlerin ve mağdurların sesi olmaya çalışanlar, onların kakafonik korosu yanında adeta bir su damlası kadar… Bu açıklamaya ihtiyacın nedeni, yazarımızın 02,08.2011 tarihinde gönderdiği ‘Hoşgörüler ve Tahammüller’ başlıklı yazısında, dinlerin, ötekine hoşgörü değil ancak tahammül ettiğini dile getiren ifadeleri çok geçmeden doğrulanmasıdır. 07.08.2011 tarihinde, aşağıda bir bölümünü ek olarak aldığımız AKP’nin kadim destekçisi Yeni Şafak gazetesinin yazarı, siyasal İslamcı ideologlardan Hayrettin Karaman ‘Tahammül mü Hoş Görmek mi?’ makalesinde, Müslüman olmayana hoşgörü değil, ancak tahammül edilebileceği, onların aykırı fiilleri için özel mekanlar ihdas ederek, ötekini izole etmek doğrultusunda görüşlerini serdetti. Konu merkez medyada tartışmaya açıldı.

14 Ağustos 2011 Pazar

Kürtlerin Son Tangosu AKP İle…

Mahmut BALPETEK

Kürt sorunu çözüldü çözülecek beklentisi, 20 Haziran genel seçim öncesi Başbakan’ın yaptığı “ Kürt sorunu yok, Kürt kardeşlerimin sorunları var “ açıklaması ile yeni bir evreye girdiği, bu açıklamanın arkasından gelen uygulamalar ile sarih şekilde tescil oldu.
Önce YSK’nın Emek, Demokrasi ve Özgürlük Blok’u adaylarına yönelik vetosu, ardından Başbakanın bir televizyon programında “yeteri kadar oy alan her kimse milletvekili olur diye bir kural yoktur.

10 Ağustos 2011 Çarşamba

Sosyalist Yalana Başvurur mu?

Ferhan Umruk

    Yalanın, siyasetin ikiz kardeşi olduğuna dair yaygın bir kanaatin mevcudiyeti kuşkusuzdur. Parlamenter rejimlerde, siyasi partilerin her seçim döneminde toplumun tüm kesimlerine seslenerek bir dizi vaatlerde bulunmaları bu kanaatin daha da güçlenmesine neden olur. Zira, siyasetin öznesi değil de, nesnesi olan sıradan insanlar sezgileriyle bile olsa, farklı çıkarları ve talepleri olan sosyolojilerin bütününe hitap eden siyasetin, yalanın dünyasına kapıldığının farkındadır. Sistem karşıtı inandırıcı bir siyasi seçeneğin oluşmadığı koşullarda, insanlar bu durumu kavrar, ama bu oyunun bir parçası olmaktan da kendini sıyıramaz.

9 Ağustos 2011 Salı

Ali Dehri’yi Kaybedişimizin 2. Yılında Onu Anıyoruz

10 Ağustos çarşamba günü saat 19.30′da Çengelköy Kabristanında Yaşam Ağacı Derneği tarafından kabri başında anma toplantısı düzenlendi.

Yoldaşları ve dostları orada olacak…
Yalansız sitesinin öncülü olan ‘soldansite’nin yazarlarından olan Ali Dehri’nin anısına 2005 yılında yazdığı makaleyi onun anısına yayınlıyoruz.

Söyleyecek çok söz
Yapılacak çok iş vardı

Değerli yoldaşımız Ali Dehri’yi saygıyla özlemle anıyoruz.

Ferhan Umruk


Bir Rapor, Bir Bildiri ve Milliyetçilik üzerine

Ali Dehri
Baharın gelişiyle birlikte, Kürtlere, devrimcilere ve demokratlara yönelik milliyetçi bir dalganın yükselişine tanık olduk.

6 Ağustos 2011 Cumartesi

Yalanlara Dayanan ‘’Gerçeklik’’

Ahmet Doğançayır

Merkezileşmiş ve yaygın yalana dayalı yönetimler; bunların her ikisi de kendilerini gerçek toplumun hem amacı hem de yalanı olarak gösterdiler. Birincisi diktatör bir kişiliğin etrafında merkezileşmiş bir ideolojiyi ön plana çıkararak hem Stalinist hem de Nazi karşı devrimine eşlik etmiş, İkincisi ise ücretlileri birbirleriyle rekabet halindeki geniş kapsamlı meta çeşitleri arasından ‘’özgürce seçim’’ yapmaya teşvik ederek dünyanın Amerikanlaştırılmasını temsil etmiştir.