27 Mayıs 2011 Cuma

Korku Duvarını Aşan Kürtler…

Ahmet Doğançayır


Şırnak da 12-13-14 Mayıs gecelerinde sınır hattında yürütülen operasyonlarda 12 PKK’linin öldürülmesinin ardından ilan edilen yas ve 8 cenazenin alınması için sarf edilen çaba Kürt halkı açısından yeni bir döneme girildiğinin habercisi. Bir çağrı üzerine kepenkler iniyor, kontaklar kapanıyor, okullar boykot ediliyor. Seferber olan kitleler her türlü fiziki şiddete rağmen geri adım atmıyor. Gaz yiyor, cop yiyor hatta yaralanıp ölüyor ama ortak hareket etme noktasında rotasını değiştirmiyor. Sınır hattında kan ve barut kokan tepelere tırmanıyor, mevzilenmiş askerlerle karşı karşıya geliyor. ‘’Cenazeleri almadan gitmeyiz’’ diyerek geceyi ateş yakarak, battaniyelere sarılarak geçiriyor. Arazi taraması yaparak Bilican’da üç, Ortaköy’de bir cenazeye ulaşıyor alıp getiriyor.

24 Mayıs 2011 Salı

Suriye’yi Şam’dan … Türkiye’yi Ankara’dan Yönetmek!

Hakkı Yükselen




Arap-Ortadoğu dünyasındaki devrimci ayaklanmalar ilginç bir durumu ortaya çıkardı. Medyadaki kimi köşe yazarlarının ve analizcilerin de kendi meşreplerine uygun bir biçimde vurgulayıp yorumladığı gibi, ayağa kalkan kitleler, emperyalizm ve Siyonizmden ziyade, öncelikli olarak kendi “öz ve milli despotları”, onların yönettiği polis devletleri, yani rejim aleyhindeki slogan ve talepleri dile getirdiler. Bu, geçmişteki “ekmek ayaklanmalarını” ve çoğu zaman biz sosyalistlerden bile habersiz gerçekleşen grevleri saymazsak alışılmışın dışında bir durum.

16 Mayıs 2011 Pazartesi

Sosyalistlerin EDÖ Bloğunun Seçim Beyannamesindeki Konumu

Ferhan Umruk

Hatırlanacağı üzere, Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloğu 17 siyasi parti ve grup tarafından oluşturularak 6 Nisan’da Selahattin Demirtaş tarafından kamuoyuna açıklandı. Bloğun seçim bildirgesi olarak okunan metin kısa ve öz olarak emekçilerin ve tüm ezilenlerin taleplerini dile getirmekteydi.

EDÖ’ ye daha sonra katılanlar veya ayrılanlar olmakla birlikte bloğu teşkil eden 17 bileşen dikkate alındığında BDP dışındaki 16 bileşenin hepsinin ‘Türk’ sosyalist hareketinin parti ve grupları olduğu görülmekteydi.

Yüzde 10 barajından ötürü 2007 seçimlerinde olduğu gibi bağımsız adaylarla seçimlere katılma kararı alan bloğun adayları açıklandığında beklentileri aşan olumlu bir etki dalgası yarattığı görüldü.

15 Mayıs 2011 Pazar

Gazeteci yazarların kitaplarındaki “gerçekler”…

Murat Tanakol


Geçen aylarda, basın camiasında saygınlığı olan bazı gazeteciler, örgüt üyeliği suçlamasıyla tutuklandı. Davaları, iktidarın kimi hasımlarıyla hesaplaştığı “Ergenekon davası”na eklendi. Basın hararetle tutuklamaları tartışırken, bunlardan birinin hazırladığı kitabın dijital taslağı, bir yayınevi baskınıyla imha edildi. İzleyen günlerde, elinde dijital taslak bulunduran başka gazetecilere de baskın düzenlenip, başka taslaklar da imha edildi. Bu saldırılar, düşünce özgürlüğü ve basın özgürlüğü tartışmalarının alevine benzin döktü. “Kalemi kılıçtan keskin” olsa da, kalemi kırılan basın, barışçıl protestolar için sokağa döküldü.

13 Mayıs 2011 Cuma

Kapitalist Demokrasi İnsanlık İçin Kader Değil

Ahmet Doğançayır

Bugün parlamenter demokratik rejimlerin, kapitalist dünya sistemi çerçevesinde yer alan gelişmiş sanayileşmiş kapitalist toplumların değişmez hatta tamamlayıcı bir özelliği olarak görülmesi birçok düşüncenin ortak yaklaşımı olarak sunuluyor. Buna bağlı olarak demokratik devlet biçimi veya rejiminin kapitalist devletin geçerli niteliği olduğu demokratik olmayan devlet biçimlerinin ise istisna olduğu belirtiliyor. Aslında bütün bu yaklaşımların ortak noktası devletin ve biçimlerinin sınıfsal içeriğini gizlemesidir. Toplumdaki bütün çelişkilerin doğrudan etkisinden soyutlandığı ölçüde devlet tüm toplumu ve hatta tek, tek her bireyi temsil ediyor görünür. Devletin toplumdan tümüyle ayrılması gerçekte eşit olmayan sömüren ve sömürülen insanları siyasal yaşamda eşitmiş gibi gösterir.

8 Mayıs 2011 Pazar

Bir Ladin Öldürmek…

Murat Tanakol




Mayıs başında, Usame Bin Ladin’in öldürüldüğünün ilanı, dünyayı ayağa kaldıran sansasyonel bir haber oldu. Yarattığı etki bakımından; geçtiğimiz aylarda ABD’nin Mars’ta hayat olduğuna dair “bilimsel” bir çıtlatmayı Wikileaks belgelerinin yayınlanacağı güne denk getirerek işi sulandırma gayretinin fiyaskoyla sonuçlanmasından beri gerçek anlamda bir “rövanş alma” olarak da görebiliriz. ABD “İnanılması gereken bir şey olursa, biz söyleriz!” diyerek masaya yumruğunu vurdu adeta.



Haberin bizzat ABD devlet başkanı tarafından, bazı mesajlar eklenerek verilmesinin; 11 eylülden beri politik islamdan “yüreği yanmışların’’ intikam arzusuna emperyal bir soğutucu desteği olduğu kadar; bundan böyle “yüreği yanacaklar” için de hafif ateşte bir tütsüleme olduğu açıktı.

Libya’da İç Savaşın Perde Arkası

Murat Tanakol




Yaklaşık üç ay önce tunusta kitlelerin ayaklanmasıyla Arap dünyası “devrimler”inin perdesi açıldı. Kitlelerin devrimci kararlılığı, bugün yemen, Bahreyn, Libya ve Suriye’de egemenlerin kan akıtarak örgütledikleri karşı-devrimler önünde direnme kararlılığına dönmüş durumda.



Ayaklanmalar başladığında, karşı-devrimci örgütlenme iki yüzüyle –ya da başka deyişle ikiyüzlülüğü ile- kendini gösterdi: Açık provakasyonlar ve karşı-devrimi perde arkasında örgütleme girişimleri… Hatırlayalım: Mısırda kitlelere atlı, develi provokatörlerin saldırmasının üzerinden çok geçmedi. Mısır ordusu da ikiyüzlü politikasıyla yüzlerce kişinin ölümüne seyirci kalmıştı. Ancak kitlelerin direnişten vazgeçmeme kararlılığı karşısında müdahale ediyormuş gibi yapıp, karşı-devrimi perde arkasında örgütlemeye yöneldi. Aynı günlerde Bahreyn, Yemen, Ürdün egemenleri, sonraki haftalarda da libya ve suriye ezenleri, ayaklanan kitlelerin karşısına silahşörlerini çıkararak mısır örneğini izlediler.

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Kürt Sorununun Kürtsüz Çözümü

Hakkı Yükselen



Başbakan sonunda baklayı ağzından çıkardı: “Bu ülkede artık Kürt meselesi yoktur. Kürt kardeşlerimin meseleleri vardır. Kürt kardeşlerimi istismar edenler de vardır!” Evet, öyle İslamcı-ümmetçi falan da değil, son derece liberal bir bakış açısı! Kısacası, olmayan bir Kürt ulusal sorununun Başbakan’ın kafasındaki çözümü artık, tabii ki terörist falan olmamaları şartıyla, tek tek Kürtlerin sorunlarının çözümünün toplamına eşittir. Kürtlerin teker teker yararlarının toplamı ise bütün bir Kürt toplumunun yararına eşittir! Yani sorun toplumsal ve politik değil ekonomik ve bireyseldir; aştır, iştir, yatırımdır, kazançtır. Ekonomi mevzuunu ise BDP falan değil, ancak AKP iktidarı halledebilir; aynı Türkleri hallettiği gibi! Zaten liberal ve de ileri demokrasilerin temeli bireysel girişim özgürlüğüne dayanır; birey de özel girişimciden başkası değildir.