30 Nisan 2013 Salı

Nail Satlıgan’ı Kaybettik



Nail-Satlıgan
Uzun süredir sağlık sorunlarıyla mücadele ederken bile Kapital çevirisiyle, günlük siyasete ilgisiyle yaşamını dolu dolu geçirmiş olan Nail Satlıgan dostumuzu kaybettik. 68 hareketiyle başlayan devrimci hayatı daha sonra devrimci Marksizmle bütünleşerek devam etti.  Devrimci Marksist düşünce dünyasının özenli, sistemli, birikimli bir kişiliğini temsil etti.
Onurlu bir yaşam, saygıdeğer bir miras bıraktı.
Dostlukla, sevgiyle, saygıyla anıyoruz.
Sevgili Nail’in Mesele dergisinde yayınlanan röportajıyla onu anıyoruz.

Bir Devrimcinin Anıları 4/ Horoz Gerilla


Rıza Aydın

Adana’da yeni yetme gençler birbirleriyle takıştıklarında “Var, işine git oğlum, sen daha ananın koyduğu adla duruyorsun” derler. Ananın koyduğu adla durmak, bir yandan saflığı, temizliği çağrıştırırken, diğer yandan da toplumsal hayatta ün salıp, lakap alınacak, onunla anılan bir iş yapmamışlığı, sıradanlığı, kimliksizliği çağrıştırır. Makbul olan da ananın koyduğu adla durmamaktır. Dedem Korkut’un anlattıklarına bakılırsa, bir zamanlar kişiye beceri gösterip, ün salana kadar ad verilmezmiş; bundan dolayı da çok ünlenip adlar alanlar da olurmuş, adsız yaşayıp ölenler de…
images
Zamanla kendisiyle özdeşleşen bu hikayeyi bizlere anlatan Kıvırcık Ali de çok adlar alıp, ünlenen arkadaşlarımızdandı.
Onunla ilk kez Adana da; faşist saldırıların yoğun olduğu bir bölgede, sıcak yaşanmaya aday bir yaz sabahı karşılaşmıştım.
O, motorsikletiyle ortalığı kolaçan etmekten yeni gelmiş, ışıl ışıl parlayan gözleriyle ortamı tarayarak, heyecanını gizlemeye çalışıyordu.

22 Nisan 2013 Pazartesi

24 Nisan İçin / Troçki’nin 1912′deki Makalesi


Yalansız’ın notu:

24 Nisan yaşadığımız toprakların kara günlerinden biri. 1915′in 24 Nisan’ında İttihat Terakki’nin aldığı tehcir kararıyla, İstanbul’daki Ermeni halkının sosyalist, demokrat önder siyasetçileri tutuklanarak ardından yüz binlerce Ermeni vatandaşının da aynı akıbete uğrayacağı ölüm yolculuğuna gönderiliyorlar.
15
Osmanlı devletinin işlemiş olduğu bu suçun, soykırım olup olmadığı tartışıladursun,. Bu topraklarda yaşayan kadim bir halk olan Ermeniler öldürülerek, sürülerek sökülüp atılıyorlar atalarının topraklarından.
Bu kanlı ‘çözümün’ temel özelliği: Osmanlı’dan Cumhuriyetin ilk dönemine de tevarüs eden milleti hakime olan Müslümanın, yani Türk, Kürt  anasırı İslamın bütün unsurlarının Anadolu’nun otokton Hıristiyan halklarına ‘Gavura’ karşı dini bir cihadıdır. Dolayısıyla bu kıyamın etnik tabiatını aşan dinsel karakterini dikkatle not etmek gerekiyor.
Hakikatin artık  su yüzüne çıktığı günümüzde, din ortak paydasında hareket eden Türk’ün de Kürt’ün de bu hakikatle yüzleşmekten başka çaresi yoktur. Bu yüzleşme yapıldığında,   tarihten  örnek alınacak olanlar,  zalimler değil, Kütahya’da Ermeni vatandaşları koruyarak sürgünü reddeden mutasarrıf  Faik Ali Ozansoy, yine Ermeni tehcirine karşı çıktığı için İttihatçı doktor Reşit kuvvetleri tarafından öldürülen Abidin Nesimi’nin babası Lice Kaymakamı Hüseyin Nesimi gibi  onurlu ve yürekli insanlardır.
Bu 24 Nisan için Troçki’nin 1915′ten 3 yıl evvel 1912 Kasımında Osmanlı İmparatorluğunda Ermeni halkının durumu üzerine yazdığı makaleyi yayınlıyoruz.  Tarihin  yalnızca geçmişe dair olmadığını günümüze de ışık tuttuğu yazının içeriğinde sarih olarak anlaşılıyor. Günümüzde tartışılan çözüm için Anayasa değişikliği ve reformların Osmanlının elinde nasıl oyuna dönüştüğü Troçki’nin kaleminden günümüze ışık tutuyor.
Ferhan Umruk

Kürt Hareketi Bir Eşikteyken Sosyalistlere Önerim


İbrahim Özkurt

Ulus devlet modelini aşıp, kapitalist modernitenin parçalanarak devletsiz, komünal bir yaşamın inşasını hedefleyen Kürt Özgürlük Mücadelecileri, insanlık tarihinin en ileri, en gerçekçi devrimini, yerleşik düzenin ilk filizlendiği topraklar üzerinden başlattığını düşünüyorum.
images (7)
Bu devrimin geleceği, bölgenin sol güçlerinin devrime dahil olmaları ve bölgenin diğer halklarının emekçilerini devrime dahil etme ile şekillenecek.
Bir parantez açıp, benzer  bir devrimin Venezüela’da da sürdürülmekte olduğunu da anımsatmak isterim.

17 Nisan 2013 Çarşamba

Bir Devrimcinin Anıları 3/ 19 ŞUBAT Bilmeyen ne bilsin sizi bilenlerden selam olsun



Rıza Aydın
Aşk atına binmiş olan aşıklar / Ölünceye kadar yorulmaz imiş.
Hak’kı can gözüyle gören sadıklar / Bu fani dünyaya sarılmaz imiş.” Sıdkı Baba
19 Şubatın benim hayatımdaki anlamı, 19 Şubatın benim hayatımda, izahını yapmakta zorlandığım önemli tesadüflerin birleştiği bir gündür.
19 Şubat her şeyden önce Ulaş Bardakcı’nın ölüm yıldönümüydü. Kendimizi Mahir Çayan’ın yolunda hissettiğimiz, kısaca Parti – Cepheliyiz dediğimiz günlerde bu günü önemle anardık.
Rıza ve Husnu
Hatta Şubat ayı bizim için Ulaş ayıydı desem abartmış olmam. Niyedir bilmem ama biz Ulaş’ı çok severdik, sevdiğimiz insanların çocuklarına bu adı vermişizdir. Şimdilerde nerde bu adı görsem, içim titrer, bilirim ki bunun ailesinin geçmişte bizimle bir muhabbeti olmuş. Bizim sevgi çemberimizden geçmiş. Bu yüzden Ulaş adını taşıyanlar bana sevimli görünür. Onlara sarılıp bağrıma basarak, öpüp koklayasım gelir.

1978 Şubatında Ulaş’ı bölgede nasıl anarız diye düşünceler geliştirdiğim günlerden bir gün, Mersine gidecektim. Kardeşim Cemalle karşılaştım.

Hüsnü Cemal ve Rıza

Cemal benden iki yaş küçüktü, 1958 doğumluydu.

Bir Devrimcinin Anıları 2/ Deli Mustafa


Rıza Aydın

Şimdi düşünüyorum da, dünyayı yeni yeni tanımaya başladığım, çocukluğumun geçtiği dönemlerde köyümüz ilginçti; okul yoktu, radyonun, televizyonun hayalini bile bilmezdik. Komşularla ilişkilerde kötüydü, köydeki bir kesim, diğer bir kesimden bir genci öldürülmüştü, bu adeta köydeki her şeyi zehirlemiş gibiydi, köyün her şeyinde, her yanında bir huzursuzluk vardı.
enternasyonalizm
Bu çocukların ilişkisine de yansıyordu, çocuklar bir yerlerde toplanıp oyun oynarken bile, nasıl oluyorsa aniden bir didişme çıkıp, hemen alevlenip büyük bir kavgaya dönüşüyordu; bazen bu kavgalara büyüklerde karışıp kavgayı büyütüyorlardı. Köydeki gruplaşma, çocuklara da, yansıyordu. Bu yüzden geriye dönüp baktığımda tatlı, özlenesi bir çocukluk hatırlayamam. İçe kapanık aile içinde bir hayat sürerdim.
Aile içinde en çok, ebem (anneannem) konuşurdu, yada ben ençok onu dinlerdim.

7 Nisan 2013 Pazar

Bir Devrimcinin Anıları 1/ ŞARKIŞLA’NIN GARNİK’İ …


Rıza Aydın

‘Sonra ben tekrar Adana’ya geldim. Doğru Yol Partisi ile Sosyal Demokrat Halkçı Partinin (DYP ile SHP’nin) koalisyon kurup hükümet oldukları dönemdi, milliyetçilik duygularının şaha kalktığı o dönemde, poşulardan biri nacağı kapıp, Allah Allah diyerek Garnik’e saldırmış, elindeki nacahla vura vura Garnik’i öldürmüş.
k baba
Bunun burası Şarkışla, Garnik’e şahitlik yapacak adam bulunamamış. Sonra Garnik’i öldüren deli raporu alıp, az bir ceza ile kurtulmuş ya da kurtarılmış. Bunu Şarkışla’ya gelip duyduğumda vicdanım sızlamıştı.’

300 Spartalı Irkçıya Hatırlatmalar…


Ahmet Doğançayır

 Irkçı örgütler milliyetçiliği sahiplenerek ve ırkçılığın ve milliyetçiliğin birbirine indirgenemeyeceğini ilan ederek en çok da ırkçı olarak nitelenmeyi inkâr ederler. Ama aslında ırk ve ulus söylemleri bir inkâr biçimi altında da olsa hiçbir zaman birbirinden çok uzak olmamıştır.
b-187266-300_spartalı
Milliyetçilik ırkçılığın tek nedeni değilse de ortaya çıkışının belirleyici koşuludur. Tüm milliyetçiliklerin tarihlerinin her anında, belirgin olmasa da kurulabilmeleri için gerekli bir eğilimi temsil eder.

1 Nisan 2013 Pazartesi

Kürtler AKP’nin Emperyal Emellerinin Payandası Olmayacaktır



  Mahmut Balpetek
                                    
         ”Kürtlerle sorununu çözmüş AKP, bölgesel alt emperyal güç olma hevesine Kürtleri ortak etmeye yeltenme gayreti içindedir. Bu türden bir yaklaşım ile  sorunu çözmüş olmayacaktır. Kürt dinamiği, avcının işaret etiği yerde durması halinde avcının menzilindeki avı olması anlamına gelecektir. Bu duruşun adı, Kürt sorunun çözümü olmayacaktır. Zira Kürt sorununun çözümünün adı, eşit adil bir biçimde bütün Ortadoğu halkları ile birlikte yaşamaktır.  Kürt dinamiğinin misyonu demokratik bir Ortadoğu’dan yana olmak durumundadır. Emperyal emellerin payandası olmakta değil ve olmayacaktır.”
images (2)
Elmanın sapı, Üzümün çöpü…
Barış sürecinin yeniden  gündeme gelmesi, Kürt halkı tarafından coşkuyla karşılandı ve karşılanmaya devam etmektedir. Bunun birçok nedeni olabilir ama en önemlisi, bu savaştan en fazla ve dolayımsız etkileniyor olmalarıdır.

Murat Karayılan ile Kandil’de 5,5 saat –Hasan Cemal’in röportajı (T24)..


 


Yalansız’ın Notu: Hasan Cemal’in 23 Mart 2013 Tarihinde Murat karayılan’la yaptığı röportajı sürecin anlaşılabilmesi bakımından yayınlıyoruz.
24 Mart 2013
KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan’la bu üçüncü Kandilröportajım. İlkinin tarihi, demokratik açılım sürecinin başlarında, 2009’un Mayıs ayının ilk haftasındaydı. İkincisini, Oslo süreci kapanırken 2011 yılı Haziran ayı sonlarında yapmıştım.
Üçüncüsü dün gerçekleşti.
PKK’nın dağdaki bir numarası olan Murat Karayılan’la, Öcalan’ın“Silahlar sussun, fikirler konuşsun” diyerek yaptığı gerçekten tarihi çağrıdan iki gün sonra, baharın rengârenk patlamaya başladığı Kandil Dağı’nın eteklerindeki bir köy evinde, 23 Mart Cumartesi günü görüştüm.