4 Haziran 2014 Çarşamba

Erdoğan’ın Esas Müjdesi: Soma Holding Patronuna

Ferhan Umruk

 Bugün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu’nun (TŞOF) Ankara’da düzenlenen Genel Kurulu’nda şunları söyledi. “Sigortalı bir işçi hayatını kaybettiğinde yakınlarına maaş bağlanıyordu. Ancak bunun için belli bir süre çalışması gerekiyordu. Soma’da 67 şehidimizin ailesi maalesef şartları karşılamadığı için maaş hakkından yararlanamıyordu. Şimdi şartları değiştiriyoruz. Bir gün bile çalışsa vefat eden madencilerimizin yakınlarına bu maaş hakkını getiriyoruz. Vefat eden madenci kardeşlerimizin prim borçlarını da siliyoruz.
mezar
Şehitlerimizin yakınlarından muhtaçlık şartını kaldırıyoruz. Maden kapalı olduğu süre içinde madencilerimiz tam maaş alacak. Çalışamadıkları dönem boyunca işsizlik sigortası fonundan net maaşları kadar ücret ödeyeceğiz.”


Bu açıklama kuşkusuz Soma katliamında hayatını kaybedip, yeterli süre prim ödenmediği için maaş bağlanamayan yakınlar için olumlu olacaktır. Açıklamanın ikinci bölümünde madenin kapalı olmasından dolayı açıklamadan belli oluyor ki, işveren tarafından ödenmeyen maaşlar işsizlik sigortası fonundan tam maaş kadar ödenecektir.

2 Haziran 2014 Pazartesi

Din, Alevilik ve Sosyalizm

Din, Alevilik ve Sosyalizm

          

Not: Gezi direnişinin birinci yıl dönümünü yaşadık. Bu bir yıllık zamanda en çok sözü edilense, Lice’de jandarma kurşunuyla katledilen Medeni Yıldırım haricinde “Devlet dersinde” yaşamını yitiren gençlerin, çocukların Alevi olmalarıydı. 
Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti tarihini de kapsayan zaman diliminde Alevilerin uğradığı katliamlar bitmek tükenmek bilmiyor. Osmanlı’nın ortodoksisi islam dışındaki dinleri kurallara bağlayarak kapsayabilirken, İslam zemininde heretik (zındık) bir inanç olan Aleviliği imhayı amaçladı. Cumhuriyet de Fransa üniter devlet modelini örnek aldığından, ulus devlet paradigmasını Sünni-Türkleşme temelinde kurdu. Cumhuriyet dönemi de Alevilerin katledilmesi tarihi olarak şekillendi, devam da ediyor.
Ve yazıyoruz hep, aynı şeyler, aynı şeyler. Daniel Bensaid, Blanqui için şöyle demişti: ‘Blanqui de, kendini, Taureau kalesindeki hücresinde “bir masada, bir kalemle, giysiler içinde , tümüyle benzer koşullarda” yazdıklarını tekrar ve tekrar, sonsuza dek yazar halde hayal eder. Bu trajik kader sonsuz kez yeniden gerçekleşebilir’
Bir toplumun değişmeyenini paylaşmak bakımından daha önce yazılmış ‘Din, Alevilik ve Sosyalizm’ makalesi yeniden yayınlanıyor.
Ferhan Umruk

Tekme Tokatın “Fıtratında” Sınıf Savaşı Var

Ahmet Doğançayır
Bugün Türkiye ekonomik, siyasal, sosyal olarak tarihi bir süreçten geçiyor. Ülke gündemi bizzat R. T. Erdoğan tarafından her gün biraz daha geriliyor, toplum bilinçli bir şekilde bir birbirine düşman edilmeye, kutuplaşmaya ve çatışma ortamına çekilmeye, hatta iç savaşa doğru sürüklenmeye çalışılıyor.
islam
Başbakan kitlesel şiddet dalgalarının en büyüğünü sokaklara çağırıyor. Emrindeki polisin kendini protesto edenleri öldürmesini, kör etmesini bir bakıma keyifle izliyor, gezi de kendisine karşı çıktığını düşündüğü gençlerin en sert yöntemlerle bastırılmasını istemesi, gençleri öldürüp kör eden polisleri kahraman ilan etmesi bu yüzden. Kurduğu sistemin devamının sağlanmasının, seçkinlerin birbirine sıkıca kaynaşmasına, muhalefeti güç kullanarak sıkıca ezmesine bağlı olduğunu görüyor. Diktatörlüklerin çöküşünü başlatan ve hızlandıran sürecin, bu elit tabakanın parçalanması ve toplumsal isyanların, böyle bir dönemde ortam hazırlayıcı ve kolaylaştırıcı bir rolü olduğunu görüyor. Bunun için sokakla ilgili her şeyi terör olarak ilan ediyor.