24 Ekim 2014 Cuma

Kobani; İnsanlık İçin Her şey


Mahmut Balpetek
Kobani, Kobani olmadan önce mazlum bir köleydi, adı Kobani değil,  Ayn el Arap’tı. (Arap pınarı) Adından kimliğinden yoksun hiç kimsenin bilmediği bir kara parçasından başka bir şey değildi. Kobani’de yaşayanların bir kısmının kimliği yoktu, ecnebi (yabancı) ve mektum (gayri meşru) olarak nitelendirilirlerdi.
kobanide_son_durum_ne_kobani_neresi_nerede_son_dakika_haberleri_h4458
Eğitim alamaz, mülk edinemez, kamu ya da özel sektörde resmen çalışamazlardı.
Kendi yurtlarında vatansız bir biçimde yaşamaya çalışırlardı. Kobani, Kobani olmadan önce dünyanın herhangi bir yerinde hiçbir yerdi. Kobani, Ayn el Arap iken bir diktatörün pençelerinin altında ezilen çim misali ne ses ne nefesti. Önce Mart 2004 de “ben insanım” diye baş kaldıracak oldu. Diktatörün sert pençelerine maruz kalarak eski yaşamlarına devam etmesi ondan istendi. Ancak bir kez baş kaldırmış ve içlerinde insanca yaşamayı başarabileceği umudu yeşermişti.

Bu tarihten sonra yeniden direnmek için yurtlarında vatansız yaşayanlar hızla örgütlenir olmuşlar. Çünkü, direnişle ufuk çizgisinde ki ışığı görmüş, örgütlü birleşik güçle özgürleşeceklerine inanır olmuşlar. Bu inancın yarattığı sosyal ruh hali ile, Ayn el Arap isminin Kobani ile yer değiştirmiş oldu. Artık onlar Roma’ya karşı savaşacak Spartaküsler olmaya namzettiler. Kölelik zincirini kırıp özgürleşme macerasına yolculuğa hazırdılar.
Suriye’de savaşın başlaması ile birlikte önce kendi topraklarını savunan, ardından kendi kendini yönetmek için kanton sistemini hayata geçiren Rojava halkı, özgürlüğe doğru yürüyüşünün önemli yapı taşlarını döşeyerek yoluna devam etme kararlılığını gösterdi. Dünyadaki en demokratik sistemi inşa ederek kendi devrimini gerçekleştirmek iradesini ortaya koydu. Rojava kısa süre içinde büyük bir çaba ile Suriye’den farklı olarak çatışmaların yaşanmadığı bir bölgeye dönüştürüldü. Bu durumdan rahatsız olan bölgesel ve küresel güçler çeteler aracılığı ile bölgeyi hedef haline getirdi. Önce El Nusra cephesi ardından IŞİD, yaşanan devrimi boğmak üzere harekete geçirildi.
Peki, Kobani’yi farklı saikler ile de olsa herkes açısından anlamlı kılan neydi? Bu sorunun cevabı Rojava’nın toplumsal sözleşmesinde bulmak mümkün gibi görünmektedir.
“…. Yönetim uluslararası hukuk ve sözleşmelere göre insan hakları ve özgürlükleri korur. Hak ve özgürlükleri en yüksek değer olarak kabul eder.
-Kadın; toplumsal, siyasi, ekonomik, kültürel ve yaşamın tüm alanlarına katılma ve örgütlenme hakkına sahiptir. Ayrıca cinsler arası tüm ayrımcılık ortadan kaldırılacak.
-Çocukların çalıştırılması, çocuk yaşta evlilik, çocuklara yönelik psikolojik ve fiziki işkence yasaktır.
-Güvenlik, istikrar ve ücretsiz eğitim her vatandaşın hakkıdır. İlkokul mecburidir. Ayrıca iş, barınma, ev, toplumsal  sağlık güvencesi, annelik ve bebeğin korunması güvence altına alınır….”
İnsan merkezli bu toplumsal sözleşme hem bölgenin diktatör iktidarları hem de küresel güçler açısından ciddi bir tehlike kabul edilirken, mazlum halklar için bir umut, yeni bir başlangıç olarak göründü.
Ortadoğuda “baldırı çıplakların” kendi kendilerini yönetme girişiminin başarısı, diktatörlerin sonu halkların gerçek baharının aralanması anlamına gelmektedir. Böylesi bir başarı gerek diktatörler gerek onları ayakta tutan küresel güçlerin çıkarları sosyalist sistemin yıkılması sonrası oluşan tek kutuplu dünya, “kapitalizmin alternatifi yine kapitalizmdir” algısını inşa etti. Yine bu çerçevede kendisine bir alternatif ya da tehdit olarak gördüğü sosyalizmin yıkılışının ardından iki kutuplu dünyada işçi sınıfının ve mazlum halkların mücadele sonucu elde etikleri kazanımları bir çırpıda yok ederek kendisi için dikensiz gül bahçesi yarattı. Yeni dünya düzeni, kapitalizm için ne kadar güzel bahçe oldu ise ezilenler için de o kadar yaşanması güç cehenneme döndü.
Kobani; ezilenlerin yaşadıkları cehennemden çıkışın mümkün olduğunun ışığı, itirazın adı oldu. Kobani bu pozisyonu ile nasıl ki, verili sistemin hedefi olduysa aynı oranda ezilenlerin dayanışmasına tanık oldu. Sistem için ne kadar tehlike olarak görüldü ise insanlık için o kadar vazgeçilmez oldu.
Kobani, bütün insanlık adına, insani direnişin adıdır. Onun için dün komşusunun bile nerede olduğunu bilmediği Kobani’yi şu an bütün dünya tanıyor. Dostları Kobani’yi saygı ile anarken, düşmanları ise nefret ile itibarsızlaştırmaya çalışmakta. Dün Kobani belki hiçbir yerdeki, hiçbir şeydi. Ancak bugün insanlık için her şey.
Geriye tek kelime kaldı; Bıjı Berxwedana Kobani , Yaşasın Kobani direnişi

Hiç yorum yok: