9 Şubat 2011 Çarşamba

Fabrikadan TİP’e, Dünden Bugüne Siyasi Anılarım (1)

    İbrahim Özkurt
   
   1968 ekim ayında Almanya’ya (Münih)  göçmen işçi olarak gidenlerdenim. Yani, Fıransa’da başlayıp dünyayı saran gençlik devriminin yaşandığı yıl. BMW’de çalışıyorum ve göçmen işçilere tahsis edilen bir lojmanda kalıyorum. O günlerin atmosferinin de etkisiyle ha bire arkadaşlarla tartışıyoruz.  Kısa sürede Konya’lı komünist İbrahim olarak anılır oldum. Öğle vardiyasına işe başlamak üzereyken bir arkadaş “komünist, bak sizinkiler seni çağırıyor” diye elime bir bildiri uzattı. Bildiri, protesto yürüyüşü çağrısıydı. Çağrıyı yapan dernek Münih Türk Kültür Birliği idi. Avrupa Türk Toplumcular Federasyonu’na (ATTF) bağlı bir dernek. Çağrıya uydum ve yürüyüşe bir arkadaşla birlikte katıldık. Yürüyüşten sonra bizi derneğe davet ettiler. Ben üye oldum. Bir süre sonra diğer arkadaş da üye oldu. Derneğin adı bir süre sonra Münih Türk Toplumcular Ocağı (MTTO) olarak değiştirildi.
 
Federasyon, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde ve Türkiyelilerin yoğun yaşadığı illerinde kurulan derneklerin bir üst birliğiydi. O dönemin uygun atmosferinden yararlanan Türkiye Komünist Partisinin (TKP) öncülüğünde kurulan bu dernekler,  dönemin en etkin örgütleriydi. Dernekler, her ne kadar TKP’lilerin öncülüğü ile kurulmuş iseler de o günlerin Türkiye’sinde kaç sol görüş var idiyse, hemen hepsinin taraftarları mevcuttu. Yoğun tartışmalar yaşıyor olsak da, aramızda asla şiddet söz konusu değildi. Sanırım 69’un sonlarıydı ve benim sunumunu yaptığım Kıbrıs konulu bir toplantıya Münih dışında çalışan TİP Fatih ilçesinden geldiğini öğrendiğim bir arkadaş da konuk olarak katılmıştı. Tartışmaların yoğun yaşandığı bir andı. Bahsettiğim arkadaşa da ( Çetin Serfidan ) söz verdik. Çetin heyecanlı ve beni eleştiren etkili bir konuşma yapmıştı. Çetin kısa bir süre sonra Münih’e geldi ve TKP’nin baş edemediği ikiliyi oluşturarak ikili serüvenimizi başlattık. TİP’li birkaç arkadaş daha vardı. Ben ve TİP üyeliği yaşamamış ama TİP yandaşı birkaç arkadaşla birlikte dernekte çoğunluktaydık ve birlikte davranıyorduk. TKP’liler bundan çok rahatsızdılar. Çetin’le birlikte bir dönem ATTF yönetim kurulu üyeliği de  yaptık.
 Biz önceleri, TKP ve TİP’i, bir bütünün illegal ve  legal iki parçası olarak algılıyorduk. Ne var ki, yaşadığımız pratikler bizi hayal kırıklığına uğrattı. Örneğin, 12 mart  faşizmini, TKP’liler faşizm olarak görmüyor ve TİP’liler olarak özde bu nedenden dolayı farklı davranıyorduk. TKP, biz TİP’lileri küçümsüyor ve kendilerinden saymıyorlardı bile. Bildirilerine Komünistler, sosyalistler, sosyal demokratlar diye başlıyorlardı. Kendilerini komünist, biz TİP’lileri sosyalist olarak görüyor ve küçümsüyorlardı. Sosyal demokratlar diye de malum, CHP’lileri sayıyordu. Hatta bir izin dönüşü Çetin ile birlikte Nihat Sargın’ı ( ışıklar içinde yatsın ) ziyaret ederek durumu anlatıp, bizi aydınlatmasını talep ettik, ama Nihat ağabey umutlarımızı boşa çıkardı ve bize hiçbir şey anlatmadı.
Her neyse, uzatmayayım.  Ben 1973 nisan ayında kesin dönüş yaptığım için yaşananlar birkaç yılın özeti olacak.
BMV’den 71 yılı izin dönüşü uçağım rötar yaptığı için bir gün gecikmem işten atılmama yetti. Zira çalıştığım dönem tekin durmuyordum ve ha bire çalışma alanımı değiştiriyorlardı. 3. Çalışma alanımdı ve bantta kaynakçı olarak çalışıyordum. Aynı bantta 9 Türkiye’li işçi çalışıyorduk. Bantın hızını ha bire artırıyorlardı. Türkiye’lileri örgütleyerek aynı gün hepsinin doktora giderek birer hafta rapor almalarını sağladım. Kendim işe gittim. Zira bu eylemi benim örgütleyebileceğimi biliyorlardı. Beni işte gördüklerinde çok şaşırdılar ama yasal olarak bana bir şey yapamadılar. İşten kovmak için sebep arıyorlardı ve bir gün gecikmem onlar için yeterliydi.
Çetin ile Aynı Fabrikada Çalışmaya Başladım
Çetin MTU’ (  MAN ve Mercedes’in ortak olduğu, uçak türbinleri üreten bir fabrika ) da çalışıyordu. TKP’li bir arkadaş ve o dönem dernek başkanı olan bir arkadaş da aynı fabrikada çalışıyorlardı. Onların referansı ile ben de çalışmaya başladım. Çetin, dernek başkanı olan arkadaşla birlikte fabrikanın yanı başında ki lojmanda ve aynı odada kalıyordu. Ben de o odada kalmak istediğimi lojman yönetimine söyleyince hemen kabul etti.  Aynı odada kalmaya başlayınca aylık bir gazete çıkarmaya karar verdik.  Dernek başkanı arkadaş ağırlıkla dernek işlerini yürütecek, Çetin ile ben gazeteyi çıkaracaktık. Uzatmayayım,  Alman Komünist Partisinin (KPD) Münih İl teşkilatı ile ilişkilerimizi yürüten, TKP’nin Münih sorumlusu ve dernek üyemiz olan Ali Söylemezoğlu, KDP’nin matbaa sorumluları ile görüştü ve  matbaacının tarifi doğrultusunda; Karton üzerine dört sayfa olan  İlk sayımızı hazırladık ve sayfaları   Ali Söylemezoğlu’na teslim ettik. Ali birkaç gün sonra, eften püften teknik hatalar yapmış olduğumuzu  anlatarak,  onca emek vererek hazırladığımız gazete sayfalarını basılamıyormuş diyerek bize geri getirdi. Sonucu dernek başkanı olan arkadaşla birlikte değerlendirdik ve Ali Söylemezoğlu’na  güvenilmeyeceğine karar vererek birlikte KDP’nin Münih il örgütüne giderek kendimizi tanıttık ve matbaa sorumlusu ile görüşmek istediğimizi söyledik. Sorumlu oradaymış bizi hemen kabul etti. Çalışmamızı inceledi ve “Tamam basabiliriz” demez mi?  Çok şaşırmadık. Çünkü oraya zaten kuşku içinde gitmiştik. Kendisine Ali Söylemezoğlu sizinle görüşmüş ve siz bu yöntemle basılamayacağını söylemişsiniz deyince; “Yo, hayır, Ali bize sizin bu çalışmanızı getirmedi” diyerek şüphemizi kanıtlamış oldu.  Ertesigün de derneğimizin kongresi var. Biz durumun aciliyetini söyleyerek bu gece basılıp basılamayacağını sorduk. Sorumlu “Tamam, bu gece benim de yardıma ihtiyacım var, siz de bana yardım edin bu gece gazetenizi basalım” demez mi,  sevinçten neredeyse havaya fırlayacaktık. Uzatmayayım, o gece gazeteyi bastırdık ve hiç kimseye haber vermeden kongreyi başlattık ve gazetemizi kongreye büyük bir gururla sunduk. TKP sorumlusu Ali Söylemezoğlu ve diğer TKP’liler kısa bir şok geçirmiş olmalarına rağmen yüzleri bile kızarmadı ve  kendi adaylarının seçilmesi için çabalamaktan geri durmadılar. Ama nafile kongreyi kaybettiler.
Bir sonraki anılarımda,  gazetenin işlevi ve yankıları konu edilecek.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Merakla bekliyorum. Tebrikler, teşekkürler..