İbrahim Özkurt
‘Türk’ sosyalistleri güya muhalefet yaparcasına ha bire AKP politikalarını eleştiriyor. Eleştiriyor da yaptığı eleştirilerin farkında olan kimse yok. Yani solun potansiyel tabanı olan ne işçi sınıfı, ne işsizler, ne kır emekçileri, ne emekliler… Kısacası ‘Türk’ sosyalistleri kendi söylüyor kendi dinliyor. Bizim köyde kendi başına konuşanlara deli derler. ‘Türk’ sosyalistleri Demokratik Özerklik projesini dahi tartışmıyor. ‘Türk’ sosyalistleri bir şey yapıyor ama…
22 Eylül 2011 Perşembe
12 Eylül 2011 Pazartesi
Bardak Hesabıyla Demokrasi Veya Yakın Tarihimizin Üçüncü Sayfası!
Hakkı Yükselen
Bir önceki yazıda “Asker giderse demokrasi gelir mi?” diye sormuştuk, “demokrasi” meselesine devam edelim…
Tam da “barışı” ve “demokrasiyi” konuşuyorduk ki savaş yeniden başladı. Tabii, en liberalleri ve demokratları da dahil vatansever kamuoyumuz, teamüller gereği, savaşın Kürtler tarafından başlatıldığına tereddütsüz karar verdi. “Açılımın” daha erken aşamalarında binlerce kişinin içeri atıldığı KCK tutuklamalarının, BDP adaylarına yönelik vetoların, hapiste tutulan Kürt milletvekillerinin ve nihayet çok sayıda gerillanın ölümüne yol açan operasyonların hiçbir önemi yoktu! Daha en başından, hükümetin Kürt ulusal hareketinin başlıca güçlerini tasfiye ederek veya boyun eğdirerek devre dışı bırakıp cemaatler, tarikatlar ve Kürt işadamları vasıtasıyla bölgede (diğer bölgelerde olduğu gibi) mutlak hâkimiyet kurma hedefinin de bir önemi yoktu!
Bir önceki yazıda “Asker giderse demokrasi gelir mi?” diye sormuştuk, “demokrasi” meselesine devam edelim…
Tam da “barışı” ve “demokrasiyi” konuşuyorduk ki savaş yeniden başladı. Tabii, en liberalleri ve demokratları da dahil vatansever kamuoyumuz, teamüller gereği, savaşın Kürtler tarafından başlatıldığına tereddütsüz karar verdi. “Açılımın” daha erken aşamalarında binlerce kişinin içeri atıldığı KCK tutuklamalarının, BDP adaylarına yönelik vetoların, hapiste tutulan Kürt milletvekillerinin ve nihayet çok sayıda gerillanın ölümüne yol açan operasyonların hiçbir önemi yoktu! Daha en başından, hükümetin Kürt ulusal hareketinin başlıca güçlerini tasfiye ederek veya boyun eğdirerek devre dışı bırakıp cemaatler, tarikatlar ve Kürt işadamları vasıtasıyla bölgede (diğer bölgelerde olduğu gibi) mutlak hâkimiyet kurma hedefinin de bir önemi yoktu!
7 Eylül 2011 Çarşamba
Dolmabahçe Mutabakatından Bugüne Hangi ‘Vesayetin’ Sonu
Ahmet Doğançayır
Yüksek Askeri Şura'nın oturma düzenindeki değişiklik, başbakanı tek başına otururken gösteren fotoğraflar kamuoyuna “bir demokrasi tablosu” olarak sunuldu. Burjuva Basınının neredeyse bütün kalemleri Başbakan'ın toplantıya tek başına başkanlık etmesini “askeri vesayet rejiminin sonu olarak tanımladı. Bütün liberal ve AKP yandaşı teorisyenler Oturma düzenindeki bu değişimin “demokrasinin zaferi’’olduğu ilan ettiler.
Yüksek Askeri Şura'nın oturma düzenindeki değişiklik, başbakanı tek başına otururken gösteren fotoğraflar kamuoyuna “bir demokrasi tablosu” olarak sunuldu. Burjuva Basınının neredeyse bütün kalemleri Başbakan'ın toplantıya tek başına başkanlık etmesini “askeri vesayet rejiminin sonu olarak tanımladı. Bütün liberal ve AKP yandaşı teorisyenler Oturma düzenindeki bu değişimin “demokrasinin zaferi’’olduğu ilan ettiler.
6 Eylül 2011 Salı
Sınıfsız Toplum Ulus Devletle Olmaz…
İbrahim Özkurt
İnsanlık, sınıfsız toplum kuruculuğunda eşsiz deneyler yaşadı. Marksist kanat, Lenin tarafından somutlaştırılan öncü parti kanalı ile gezegenimizin neredeyse yarısında iktidar olmuştu. İktidarın ele geçirilemediği ülkelerde ise yine Marksist-Leninist partiler önemli güce ulaşmışlardı. Özellikle Fransa ve İtalya’da iktidarların eşiğinde yıllarca beklediler. Hatta yerel yönetimleri ele geçirerek önemli deney kazandırdılar insanlığa.
İnsanlık, sınıfsız toplum kuruculuğunda eşsiz deneyler yaşadı. Marksist kanat, Lenin tarafından somutlaştırılan öncü parti kanalı ile gezegenimizin neredeyse yarısında iktidar olmuştu. İktidarın ele geçirilemediği ülkelerde ise yine Marksist-Leninist partiler önemli güce ulaşmışlardı. Özellikle Fransa ve İtalya’da iktidarların eşiğinde yıllarca beklediler. Hatta yerel yönetimleri ele geçirerek önemli deney kazandırdılar insanlığa.
2 Eylül 2011 Cuma
FORUM/ Hoşgörüler ve Tahammüller Üzerine
Metin Karabulut
Batı emperyalizminin egemen olduğu ,Osmanlı’nın da gücünü yitirdiği son döneminde dizginleri eline geçiren saldırgan,fırsatçı emperyal ülkeler Osmanlı’yı ekonomik olarak deforme ederek yarı feodal bir biçime getirmeyi başarabilmişlerdir.
Travma üstüne travma geçiren Osmanlı’nın bu bunalımlı döneminde dur durak bilmeyen emperyalist ülkeler İstanbul hükümetini ablukaya almış istedikleri gibi ağır şartlı antlaşmalarla ,yani bağımsızlığın tamamen kaybedilmesi adına çaresizce imza attırabilmişlerdir.
Batı emperyalizminin egemen olduğu ,Osmanlı’nın da gücünü yitirdiği son döneminde dizginleri eline geçiren saldırgan,fırsatçı emperyal ülkeler Osmanlı’yı ekonomik olarak deforme ederek yarı feodal bir biçime getirmeyi başarabilmişlerdir.
Travma üstüne travma geçiren Osmanlı’nın bu bunalımlı döneminde dur durak bilmeyen emperyalist ülkeler İstanbul hükümetini ablukaya almış istedikleri gibi ağır şartlı antlaşmalarla ,yani bağımsızlığın tamamen kaybedilmesi adına çaresizce imza attırabilmişlerdir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)