12 Ekim 2011 Çarşamba

Kongre, Parti ve Tüzük

Ferhan Umruk

Yakın bir tarihte çalışmalarına başlamış olan Kongre Girişimi 15-16 Ekim’de seçilmiş delegelerle Ankara’da yapılacak toplantıyla kuruluşunu gerçekleştirecek.

Girişimcilerin bugüne kadar yaptıkları açıklamalar ve bu girişime katılan siyasi özneler dikkate alındığında Kongre’nin niteliksel siyasi özelliğinin farklı hassasiyetler üzerinden kurulu düzene karşı olan siyasi parti hareket ve bireylerden müteşekkil bir oluşum olduğudur. Kürt siyasi hareketi, sosyalistler, anarşistler, ekolojistler, feminist çevreler örgütsel ve bireysel olarak bu girişim içinde bulunuyorlar.


Kurulu düzenle uzlaşmayan ve onunla mücadele sürdürenlerin, siyasi önceliklerindeki farklılıkların ortak mücadelenin inşa edilmesinde bir engel olmaktan çıkarılması fikri, bizzat farklı mücadele alanlarındakiler tarafından yakın dönemin temel sorunu olarak dile getirilmekteydi. Siyasi önceliklerdeki farklıklara odaklanma, farklı alanlarda mücadele eden hareketlerin, Kürt siyasi hareketinin dışındakilerinin lokalize kalmasına ve hatta atomizasyonuna yol açarak, hareketlerin gücünü azaltıp, muktedirlerin bu haklı talepleri kolaylıkla sindirmesine veya kalıcı başarıları önlemesine imkan sağladı.


Çatı Partisinden Kongre’ye



Gelelim, 15-16 Ekim’de kuruluşunu ilan edecek olan Kongre’nin kurulu düzene karşı mücadele eden farklı siyasi hareketlerin birliğini sağlayarak mücadelenin ivmesini yükseltip yükseltemeyeceği sualine. İlk olarak şunun altını çizmek gerekiyor. Kongre girişiminde yer alan bileşenler dikkate alındığında, girişimin hedeflemiş olduğu siyasi parti ve hareketlerin ve de sendika, kitle örgütlerinin bütününe erişilemediği görülmektedir. Bu bakımdan Kongre’nin kuruluşu hedef doğrultusunda ilk adım olarak değerlendirilmelidir. Diğer altı çizilmesi gereken husus ise, kuşkusuz, Kongre’nin kurulduktan sonra farklı siyasi önceliklere odaklanarak edinilmiş alışkanlıkları yenebilecek iradeyi gösterip, birlikte eylem pratiğini kitleselleştirebilmesidir.

Bugüne kadar, kurulu düzene karşı olan siyasi hareketlerin eylem birliğini sağlayacak ve onları siyasi bir seçenek düzeyine yükseltecek imkanın, bu siyasi parti ve hareketlerin ortak-birleşik bir partide birleşmesi, bu başarılamadığında da seçim dönemleriyle sınırlı cephe-blok oluşumu olduğu düşünüldü. Zaten, Kongre fikri öncesinde, bir çatı partisi oluşumu, bugün tamamı Kongre girişiminin bileşeni olanlar tarafından uzun bir süredir tartışılmakta ve yaratılmaya çalışılmaktaydı. Çatı partisi girişiminin sonuçsuz kalmasının Kongre Girişimine yol açtığı aşikardır. Gidişatın güzergahı ortak-birleşik partiden Kongre oluşumu yönünde olduğundan Kongrenin kendisini parti olarak algılayanlar olduğu gibi, Kongre’nin ortak-birleşik (Çatı) partisi için yalnızca payanda kıymeti taşıdığı kanaatinde olanlarda var.



Sapla Saman Karışmasın

Parti ve Kongre’yi birbirine karıştırmanın sapla samanı birbirine karıştırmaktan farklı olmadığı görülmelidir. Kongre’nin, henüz tüzüğü taslak olarak sunulmamış olsa da yerel halk meclisleri üzerinden inşa edileceğinin dile getirilmesi, onun biçiminin bir kitlesel öz-örgüt olarak anlaşılmasını gerektirir. O zaman Kongre bir parti değil bir kitlesel öz-örgüt olduğundan onun içinde bir değil birden çok siyasi parti ve hareket yer alacaktır. Dolayısıyla ortak-birleşik (Çatı) partisi hedefi kategorik olarak Kongre girişiminden farklı bir alandır. Bu ikisinin birlikte tartışılması Kongre girişimine katılanların olduğu gibi katılmayanlarında kafalarının karışmasına yol açmaktadır.


Biçim olarak bir öz-örgüt olarak tanımlanması gereken Kongre’nin muhtevası itibarıyla böyle olup olmaması, kuşkusuz yalnızca öznel koşulların değil, nesnel koşulların da buna imkan sağlamasıyla alakalıdır. Ama ondan önce şunu belirtmek gerekir. Fırat’ın doğusunda Kürt siyasi hareketi kitleselleşerek hem pratik hem de kuramsal olarak yetkinleşti. Böylelikle, hem siyasi parti olarak güçlendi hem de Demokratik Toplum Kongresi gibi kitlesel öz-örgütlerin kuruluşunu gerçekleştirdi. Fırat’ın batısındaki ‘Türk’ sosyalist hareketi ise kitleselleşemediği gibi kuramsal olarak da kendini geliştirmeyi başaramadı. Türk’ sosyalist hareketinin siyasi pratiği elbette gerekli olan ama yalnızca onunla sınırlı olmaması gereken ‘Parti’ sorunuyla kısıtlanmıştır. İktidar fikriyle, parti fikri eşitlenmiştir. Bu meseleyle ilgili yalnızca bir hatırlatma, anlatılmak istenene ışık tutabilir. 1871 Paris Komünü bir meclistir. İktidarı kısa süreliğine alan işçi sınıfı bir meclis olan Komünle bunu başardı. 1917 Ekim devriminin kararı emekçilerin öz-örgütü olan İşçi-Asker Sovyetleri tarafından alındı.

İdari Değil Politik Birlik

Kürt siyasi hareketi deneyimlerinden ve birikiminden çıkardığı derslerle, fiilen belirleyici olduğu Kongre oluşumunda birliği sağlıyor. Sürüncemede kalıp, kurulamamasından dolayı, ortak örgütlü eyleme adeta bir engel haline dönüşmüş olan çatı partisini engel olmaktan çıkarmış bulunuyor. Kürt siyasi hareketinin bu yönelimini Gültan Kışanak’ın şu sözlerinden çıkarabiliriz:’ İlk önce ne yapmak istiyoruz? Doğrudan parti örgütlenmesi yerine, Kongre tarzı bir örgütlenme ve buradan gücünü alacak bir üst örgütlenme, yani siyasi parti öneriyoruz. Kongre ile çok farklı toplumsal kesimlerin siyasi ve programatik birlikteliği, mücadelesi ortaklaştırılacak ve buradan seçilen delegelerle tamamlanacak bir siyasi parti. Yani ikili bir yapı önermiş oluyoruz.’… Çatı partisi tartışmalarında da siyasi yapılar, hareketler, emek örgütleri, aleviler, çevre vb hareketler vardı. Bu kadar farklı yapıları bir siyasi parti altında toplamak güçtü. Şimdi yeni bir şey, yeni bir yol deniyoruz. Bütün bu farklı kesimlerden oluşacak bir kongre ve buradan güç alacak bir parti.”


Kongre’nin bu tanımlaması her şeyden önce katılımcı olan her siyasi hareket ve bireyin tasavvur edilen çatı partisinde yer alamayabileceğini öngörüyor. Dolayısıyla, ‘Türk’ sosyalist hareketinin örgütlü kitle hareketinin tek seçeneği olarak gördüğü ‘Parti’ örgütlenmesinin ötesinde örgütlenme biçimleri olduğunu işaret etmiş oluyor.


O halde Kongre’nin mümkün olduğu ölçüde kurulu düzene muhalif siyasi parti ve hareketleri bünyesinde toplamayı hedefleyen bir örgüt biçimi olarak şekillendiği konusunda bir tartışma olmaması gerekir. Buradan çıkarılması gereken başka bir sonuç da Kongre’nin içerdiği bileşenlerin ortaklaştığı siyasi program olmakla beraber her bir siyasi öznenin birbiriyle örtüşmeyen siyasi programları olduğu gerçeğidir. Bilinmelidir ki, Kongre’nin iradesinin oluşturacağı her karar ve bu doğrultudaki her eylem kimi zaman Kongre’yi oluşturan siyasi parti, hareketlerin ve bireylerin bütününü kapsayamayabilir. Bundan dolayı da o somut eyleme katılmayabilirler. Bunun yanında Kongre bileşenleri ve bireyler Kongre’nin dışında yapının doğası gereği eylem özgürlüğüne de sahiptirler. Bunun böyle tanımlanması, Kongre’nin bütününün birlikte eylemini sağlamanın önemini elbette bir kenara itmez. Hedeflenen Kongre’nin kurulu düzene karşı mücadelede bütün gücünü seferber etmesidir. Ancak bu gücün seferber edilmesini, bürokratik parti anlayışından kaynaklı, her üyeyi zapt ı rapta alarak sağlanabileceğini sanmak vahim bir yanılgı olacaktır. Eylemin birliği idari tedbirlerle değil politik olarak sağlanabilir. Kukusuz her örgütlenmede olduğu gibi eylemde birliğin, politik birlikte olduğunu kavramayanlar, disiplin kurullarından medet umarlar. Ancak bu maksatla medet umdukları disiplin kurullarının her kararı hem örgütü hem de eylemi daraltmaktan başka hiçbir işe yaramaz.

Tüzük Meselesi

Kongre’nin bu nesnel yapısal durumu dikkate alındığında, parti tüzükleri de ayrı bir tartışma konusudur, ancak şimdi ele almayalım, bildik parti tüzüklerindeki üyelik şartı olarak ifade edilen ‘Parti program ve tüzüğünü kabul edenler üye olabilirler’ şartı kolajlanarak Kongre tüzüğüne taşınmamalıdır. Zira Kongre’nin siyasi yönelişini ve programını genel olarak benimsemekle birlikte bazı maddelerinde farklı düşünceye sahip olanlar olduğu gibi eksiklikler bulanlar da olabilir. Kongrenin program ve tüzüğünü bütünüyle benimseyenler olacağı gibi bütününü benimsemeyen veya eksiklik görenlerin somut siyasi durumdan kaynaklanan üyelik istemi söz konusu olabilecektir. Kongre onların üyeliğine set çekmek bir yana üye olmalarının önünü açmalı, ve farklı fikirlerinin Kongre organlarında tartışabilmelerine ve Kongre kararına dönüşme imkanının mevcut olduğunu, oluşturacağı tüzükle sağlamalıdır. Kuşkusuz bu özgürlüğün tek sınırı Kongre’ye karşı doğrudan eylem yapmaktır.

Bugünün siyasi koşullarında Kongre bir parti olmadığı gibi bir cephe de değildir. Cephe de değildir, zira bileşenler içinde yer alanlardan yalnızca Kürt siyasi hareketi halk desteğine sahip bulunuyor. Yerel halk meclisleri üzerine inşa edilmesi amacı onun kitlesel bir öz örgüt biçiminde oluşumuna işaret ediyor. Bu model için Fırat’ın doğusu nesnel olarak da hazır olduğunu ispat etmiş bulunuyor. Fırat’ın batısı içinse bir filizlenmeden bahsedilebilir. Kongre bu yönüyle doğudan, batının ezilenlerine, emekçilerine deney aktarımının zemini olarak bile muazzam bir işleve sahip olabilir.

Hiç yorum yok: