16 Mart 2012 Cuma

Bu Başbakan Kimin Başbakanı?












Artık katliamın affına "hayırlı olsun" diyen bir Başbakan var Türkiye'nin başında! Ey Başbakan! Bilesiniz ki, yanmakla tükenmez bu ülkenin güzel evlatları. Bir gider bin geliriz! Bu dava "divan"a kalmayacak!
Mehmet Özgen

Erdoğan, Sivas Davasının zaman aşımından düşmesi ile ilgili soruya, "Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun. Zaten onlar da söylüyorlar... Yıllar yılı içerde olan vatandaş, içlerinde kaçak olanlar vardı. Bilemiyorum tabii onlar da var..." yanıtını verdi. Bütün söyledikleri bu!"
Yıllar yılı içerde olan vatandaş"! Kim bunlar? "Yak yak" , "şeytan Aziz", "kahrolsun laiklik", "Türkiye islamdır islam kalacak" nidaları, "cehennem ateşi" söylemleri ile, ortaçağ daki cadı yakma ayinlerini bile aşan bir vahşet histerisi ile Madımak otelde 35 aydını yakanların elebaşıları. "Tinerci" ya da "ateist" değildiler. Başbakanin "dindar neslinden"diler.
Bu söylem size nasıl bir tını veriyor? Başbakan bu insanlık düşmanlarının "yıllar yılı" içerde kalmasına üzülüyor mu? Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun" ne demektir? Sivas davasının zamanaşımından düşmesi midir? Başbakan, davanın düşmesinden memnuniyet mi duymaktadır? 
Farkındasınız ki bu sorular cevaplarını da içeriyor. Çünkü başbakanın aksini düşündürtecek bir söylemi yok. Aylardır insanlık suçlarında zamanaşımı olmaz diye haykıran, imza toplayan, sokaklara dökülen insanların seslerinden nasiplenmiş bir ruh var mı bu sözlerde? Ya da mahkeme kapısında toplanan binlerce kişinin, yakınları Madımak'da yakılan insanların acı haykırışlarının azıcık bir sızıntısı? 
Olsaydı, polislerini Ankara sokaklarında gaz bombalarıyla, coplarla onlara saldırtır mıydı? Hocalı katliamını bahane ederek ırkçı gösterilere; şiiri, sanatı terörist eylem addetmekle adını Goebbels'lerle aynı tarih sayfasına yazdıran İçişleri bakanı vasıtasıyla bizzat eşlik eden, onları koltuklarının altına alan AKP iktidarı, konu Sivas olunca neden saldırganlaşıyor dersiniz?
Ortada bir "hayır" varsa, bu katliamcılardan başka kimin içindir?
Erdoğan'ın, zamanaşımı kararı çıktıktan sonra bu sözleri sarfettiği uzun konuşmasında, İsrai'in Gazze'deki katliamlarından, Suriye'de işlenenlerden ,insanlık onurunun ayaklar altına alınışından belagatla dem vurduğunu Tv.lerden izlemişsinizdir. Neden Sivas'taki Aleviler'e, aydınlara yönelik vahşetten tek bir laf etmediği gibi, "hayırlı olsun" diyor acaba? Davanınzamanaşımından düşürülmesinin katliamcılardan başka kime "hayırı" oldu? Katliamcıların affı, bu ülkeye, bu millete utançtan başka ne getirebilir?
Bu başbakan değil mi 75 yıl önceki Dersim katliamı konusunda mangalda kül bırakmayan, insanlık dersi veren? Neden acaba, daha yakın tarihteki, üstelik, davası süren Sivas katliamı, Maraş, Çorum katliamları, Dink suikasti söz konusu olduğunda insanlık onuru aklına gelmez? Uludere'de daha dün 34 Kürt gencinin, çocukların bombalarla katledilmesini 3 aydır açıklayamaz?
Neden artik bellidir. AKP kendisine karşıt olduğunu düşündüğü ne kadar kişi ve çevre varsa içeri tıkıyor, kendi yararına gördüğü ne kadar dava varsa açıyor. Kendi politik çıkarları için kullanabileceği, Dersim gibi, geçmişte yaşanmış ne kadar olay varsa deşiyor. Ama iş kendi siyasi anlayışının, geleneğinin, iktidarının sorumlu olduğu olaylara gelince üç maymunu oynamaktan da asla vazgeçmiyor. Bunun son örneği de Sivas Katliamı davasıdır. Daha 6 Mart'da CHP'nin Sivas katliamı sanıklarının zamanaşımına uğramaması için verdiği yasa önerisinin Meclis gündemine alınması AKP oylarıyla reddedildi.
Her şey bu kadar net. Kral çıplak! Son olarak, eğitim sistemini darbeci bir yöntemle değiştirme çabasına girişmekle istikamet görünür hale gelmiştir.
Bu bir suçüstü durumudur. Başbakan Tayyip Erdoğan, insanlık düşmanlarının başbakanı olduğunu göstermiş, şimdiye kadar halkın nazarında saklamayı başardığı gerçek zihniyetini ortaya koymuştur. Bu vahşette kalabalık güruhu "gazanız mübarek olsun" diye kutlayan donemin Sivas Belediye başkanı, ülküdaşı RP'li Temel Karamollaoğlu ile aynı çizgide olduğunu göstermiş bulunmaktadır. Bu zihiniyet katliamcılarınkinin rafine olmuş, demagoji ile takviye edilmiş, maskelenmiş halinden başka bir şey değildir.
Sadece biz değil, Kılıçdaroğlu'da bizim gibi anlamalı ki, şöyle konuşuyor: "Davanın zaman aşımına uğraması Türkiye için bir yüz karasıdır. Bu tablo özgür Türkiye'ye, eğitilmiş bir topluma yakışmıyor. Bu tablo yüreği insan sevgisi ile dolu Türkiye'ye yakışmıyor. Bu tablonun içinde AKP'nin ağırlığı var. Çünkü o faillerin büyük çoğunluğunu AKP milletvekilleri savunuyordu ve şimdi çoğu Meclis'te. Başbakan eminim oh oldu biz de kurtardık işi diyordur."
Dikkat edin! Başbakanın herhangi bir çekincesi kalmamıştır. Artık özü ve sözü bir başbakan var karşımızda. Sözü ile özü arasındaki bütün dolayımları, maskeleri kaldıran bir başbakan. Bu başbakan genel anlamda, hatta İslami değerler çerçevesinde bile, bir adalet duygusuna sahip değildir. Çünkü adalet ancak farklı olanların varlığı ile; kendi inancından, düşüncenden farklı olanın hakkını, hukukunu teslim etmek ve korumakla anlam bulur.
Sağlı-sollu liberaller, yetmez ama evetçiler, hala Abant platformlarında islamcılarla hemhal olanlar.. İşte sizin, özgürlükleri geliştirecek, darbecilerden hesap soracak, "ileri demokrasi" yi yerleştirecek başbakanınız.. İşte yargıyı "bağımsızlaştıran" lideriniz. 
İşte size "adil" yargı!
Müdahil avukatın, "Olayımız bütün dünyayı etkilemiş ciddi bir katliamdır. Mağdurlar felsefi ve dini inançları nedeniyle hedef alınmışlardır. Eylemde süreklilik vardır. Bütün bu nedenlerle mahkemenizin zamanaşımı gerekçesiyle davayı düşürmesi özünde insanlığa karşı suçun teşviki niteliği taşıyacaktır. Oysa uluslararası sözleşmeler açıktır ve yol göstericidir.. Böylece insanlığa karşı yeni bir suç işlenmiş olacaktır " şeklindeki uyarılarına karşın, Mahkeme davayı zamanaşımından düşürerek "insanlığa karşı yeni bir suç işleme" yolunu seçti.. Sebep neymiş? "'Bu suçu işleyenler kamu görevlisi olmadığı için insanlık suçu sayılmazmış".
İşte Madımak'ı bir kez daha yakan Tayyip'in yargısı!
Onunla ne kadar övünseniz azdır. 12 Eylül referandumunda ruhunuza yapışan kiri -bu faşist demagojinin, ikiyüzlülüğün, o günden bugüne yaldızları tek tek dökülmesine karşın- silemediğinize göre,  onun bu "veciz" sözlerini çerçeveletip duvarlarınıza asın!
Ve siz ey Başbakan! Bilesiniz ki, yanmakla tükenmez bu ülkenin güzel evlatları. Bir gider bin geliriz! Bu dava "divan"a kalmayacak!

Hiç yorum yok: