7 Ocak 2014 Salı

Zorlu Günler Yaşarken “Cumhuriyetin Değerlerini Korumak” Solculara Düşmez


İbrahim Özkurt
“Cumhuriyetin değerlerini korumalıyız” Bu kısa cümle kendisini komünist olarak ifade edenlerden duyulunca insanın nerdeyse kanı donuyor. Birkaç gün önce eski TİP üyesi iki arkadaşımdan yarım saat ara ile bu cümlelere maruz kalınca yazmadan duramayacağımı anladım. (Bildiğim kadarıyla birisi 12 eylulden sonra CHP’lileşti, diğeri TKP süreci de yaşayarak siyasetini örgütsüz sürdürüyor)
kaos
Önce cumhuriyetin “değerlerine” bir göz atalım.
  1. Birinci paylaşım savaşından yenik çıkılınca, İttihat ve Terakki Partisince planlanan yeni ulus devletin tekçileştirmesinin ilk adımı olarak, kadim topraklarında tarihin kaydettiği en vahşi kırımlarından birinin Ermenilere yaşatılması mı?
  2. Daha kuruluş aşamasında iken binlerce yıldır yaşadıkları topraklarından mübadele ile yurtlarından edilen insanların dramı mı?
  3. Milli mücadelenin esas unsurları olan Çerkez Ethem kuvvetlerinin (Kuvay-ı Seyyare) dağıtılması mı?
  4. Türkiye Komünist Partisi’nin 15 yöneticisinin Karadeniz’de boğulması mı?
  5. Kürt’lerin kurucu unsur olarak devre dışı bırakılması mı?
  6. Kürtlerin alevi olanlarının Dersim’de soy kırıma tabi tutulması mı?
  7. Yine Müslüman Kürtlerin asimile edilmesi için en vahşi politikaların devreye sokulması mı?
  8. Soykırımdan kurtulan Ermenilerin, gayri müslimlerin varlık vergisi adı altında tüm mal varlıklarına el konulması mı?
  9. Yine mübadeleden kurtulan Rumların ve diğer gayri Müslim yurttaşların 6-7 eylul de mallarının talanı ve yurtlarından edilmeleri mi?
  10. Alevilerin defalarca katledilmesi mi? (Dersim’den sonra Sivas, Çorum, Maraş)
  11. Toprak reformu yapmak yerine, toprak ağalarını (topraksız köylünün güya temsilcisi addederek) millet vekili sıfatı ile meclise taşınması ve köylünün iliklerine kadar sömürülmesi mi mı?
  12. Akıl almaz vergiler çıkarılarak köylünün öküzüne varana dek göz dikilmesi mi?
Cumhuriyetin, kurulurken amaçlanan sosyalist bir cumhuriyet değil, bir burjuva cumhuriyeti olduğu için mevcut olmayan burjuvazinin yaratılması gerekiyordu. Bu nedenle yukarıya sıralamaya çalıştıklarım bir burjuva cumhuriyeti yaratabilmenin olmazsa olmazları mıydı? Bu soru tartışılır ve bana göre yapılanların tamamı yanlıştı. Söz konusu katliamlar yapılmadan da çoğulcu bir burjuva cumhuriyeti kurulabilirdi. Kurulan tekçi ve faşist cumhuriyetin, o günlerden bu yana Türk olmayanlara ve o günlerin mevcut yoksul ve emekçi halkın tepesine çöreklenmiş olan, kimi zaman Pan Türkist, kimi zaman Pan-İslamist kimlikli zorbaların tüm pisliklerini ortaya saçıldığı şu günlerde, bir “komünist” nasıl olur da “cumhuriyetin değerlerine sahip çıkmalıyız” diyebiliyor anlayabilmiş değilim.
“Cumhuriyetin değerlerine sahip çıkmalıyız” cümlesini ancak ve ancak ilk sermayeleri kanla ve hırsızlıkla, talanla birikmiş olan, şimdilerde de rüşvet ve yolsuzluklarla sürdüren soysuz bürokratlar ve burjuvalar söylese haklarıdır.
Günümüze Gelirsek
Son günlerde Pan İslamist hükümetin yaşattıkları ve yaşadıkları ise şöyle izah edilebilir. Karl Marks “İktisadi devlet oligarşik ve monarşik kaldığı süre dengede tutulamaz” der. (Sovyetlerin çöküşünün de temel nedeninin de bu sözün gerçekliğinde aramak gerekir) AKP hükümeti devletin temel iki ayağını olan iktisadı ve siyaseti demokrasiden yoksun işletti. Yani Marks’ın tespit ettiği gibi iktisadi devlet oligarşik ve monarşik olarak işletildi. (Sovyetler hiç olmazsa iktisadi hayatı devletleştirerek demokratikleştirmişlerdi. Bu nedenle uzun bir dönem yaşayabildi. Sovyetler siyasi hayatı da demokratikleştirebilseydiler sanırım çok daha uzun yaşayabilir, belki de yıkılmaz devleti de sönümleyebilirlerdi.
Her neyse konumuz Sovyetlerin yıkılışı değil, AKP hükümetinin geleceği. Sanırım AKP hükümeti gidici. Çünkü AKP iktisadi devletin temel her iki ayağını da oligarşik ve monarşik yönetti, yönetiyor. Bu nedenle ayakta durması, oyların % 70’ini bile alsa mümkün olmaz. İç savaş olur, ya da bölgesel bir savaşa tutuşur vs yine de yıkılır. Geçmişin tüm Faşist düzenleri gibi bu da yıkılır. Dileriz ne iç savaş olsun ne de bölgesel bir savaşa sürüklenelim. Dilerim AKP kendi iç savaşında boğulur. Yerine ne gelir bilemiyorum. Son yıllarda tüm dünya’da olup bitenleri tahmin etmek mümkün olmuyor. Sanırım gün, demokratik sol güçlerin Kürt Özgürlük mücadelesi ile güçlerini demokrasi ekseninde birleştirmesi. Zira ulusalcılarla cemaatin ittifakı tahmin edilemeyecek felaketleri yaratabilir.
Gezi direnişinin ulusalcı ayağının CHP cenahı, yeni sokak mücadelesinde sanırım olmayacak. Bu nedenle çok dikkatli davranmak sokağın ne zaman kullanılması gerektiğini ince eleyip sık dokumak gerekiyor. Zor günlerden geçiyoruz.

Hiç yorum yok: