17 Mart 2011 Perşembe

Fabrikadan TİP’e Anılarına Bir Katkı

Aysan Ucta
Ibrahim Özkurt Arkadaşın anılarını ilgiyle okudum. Bu anılara can verdiği için kutlarım. O kavga içinde, hareketin birligine verdigi önemin,  mücadele sürecinde hep belirleyici unsur oldugu izlenimi edindim.
Bunu kim önemsemez ki diye içimizden mırıldanabiliriz. Ancak hem geçmişe hem günümüze bakıldığında öyle olmadığını anlamak pek zor değil. Tabii bu soruna ilişkin farklı yaklaşımlar (kendi mantığı açısından haklılık taşısa da) birlik sorunu, sol hareketin ciddi, çok ciddi bir sorunu oldugu, kolaylıkla da üstesinden gelinemiyen bir sorunu oldugu anlaşılıyor..

Sol hareketin yenilgisinden sonra, ciddi bir moral çöküntüsü yasandığını hepimiz izledik. Sol adına ahkam kesenlerden, ayvayla limonu birbirine karıştıranlara kadar  oluşturulan kaos ortamının yarattığı şaşkınlıklar Ibrahim gibi arkadaşlarin işi gücü bırakıp emekli olmalarını engelleyen en önemli gerekçeler olmalı diye düşünüyorum.
Şüphesiz, Ibrahim Arkadaşın bir kenarda durup, olup bitenleri seyrettigi kanaatinde değilim. Ancak bu sorunun yakıcılığını bilen, bu konuda deneyimleri olan arkadaşların, bir araya gelip bir şeyler yapmasının zorunlulugu üzerinde kafa yorulmasi gerekliliğini ben de önemle hatırlatmak istiyorum. 
Tüm umutsuzluga ragmen. 
Inatla.
Hepimizin bu soruna iliskin yapabileceği bir şeyler vardir. Bazi şeyleri üretebiliriz. O tarihi yaşamış insanlarin hepsi, bayrağı bırakıp, liberalizmin primlerine, tekellerin ikramlarina teslim etmedi postu. Ibrahim gibi deneyimi olan, özverili arkadaşlar da her halde anılara teslim etmedi kendini.
Bir cok arkadaşımız bu sorunun yakıcılığı ve çaresizliği karşısında kaygı içinde olduklarını biliyoruz. Bu sorunlarin gazete yada internet ortamında cevap bulup maddileşeceğine inanmak ne kadar dogrudur acaba?
Üstelik farklı alanlarda olup bir araya gelememenin daha başka bir dizi farklılıklara yol açtığı bir gerçek. Bir çoğumuzun, kendi politik bakışının doğruluğunu, gazete veya internet ortamında, sesin çıktığı kadar yaymaya çalışmaktan yorgun düştüğü, kimilerimizin de bir örgütte calışmanın ilkesel doğruluğundan hareketle, (politik yaklaşımlarını beğenmese bile), günümüzün koşullarına cevap verecek önerileri dikkate alinmadığı için köreldiği de bir gerçek.
Bölgemizdeki gelişmeler bir yana, Türkiye, üst yapı kurumlarıyla, ilişkileriyle, sermayesiyle, politikasiyla cok hızlı değişen bir süreçten geçiyor. Bu değişimi, bireysel çabalarımızla, samimi olmakla birlikte ezberimizdeki taşıdığımız belli kalıplarla izah etmeye çalışmak ayrışmayı önlemiyor.
Daha somut söylemek gerekirse; belirleyici olanın, temel sorun olduğuna inandığımız sorunları, bu arkadaşların bir araya gelip, karşılıklı görüşerek, neler yapılabileceğini konusmalarıyla çözebileceğini düşünüyorum.
Tabii bu, artık bu defterin kapatıldığını düşünmeyen arkadaşlara dönük bir öneri.
Burada kimseyi kınanmak değil sorun. Buna gerek de yok. Fakat hemen yakın bir örnek oluşturduğu için değinmek istiyorum.
Bir yanda  (Cüneyt) arkadaş, Ibrahim Özkurt arkadaşın, zaman zaman sıcak savaş içinde geçen sınıf mücadelesi içindeki bir bireyin, o süreçte yaşadıklarını irdeleyen ders niteliğindeki bir anısının okunmasi için bir başka sitede çıkmış yazısını gönderiyor. Bence oldukca güzel ve ögretici nitelikte bir yazi.
Bir baska arkadaşımız ise "Kendisini beyaz türk sanarken Bedirhan Beyin torunu olduğunu" öğrendiğinde, bu beyin Osmanlıya nasil kök söktürdügünü irdeliyen bir kitabin okunmasini öneriyor. Öneriyi yapan arkadaşın iyi niyetinden eminim. Bilgi haznemize zenginlik katacağından süphem yok. Elbette bunlar okunmalı.. .  A. Kardam'in MESS yayınlarından çıkardığı kitapları da okumaliyiz. Okumayı, öğrenmeyi savunmak esastır.  Biz hem okuyarak hem yaşayarak öğreniyoruz, öğrendik.. . Daha da ögreneceğimiz çok sey olduğu muhakkak. 
Ancak bir gerçeğin de altını çizmekte yarar oldugunu düşünüyorum. 
Bunlar aynı generasyon, ayni gelenekten gelen insanlar. Bunlar düne kadar ayni duyguyu aynı heyecanı paylaşan arkadaşlar. Tabii ki hızlı bir virajda savrulmalar, dökülmeler, değişimler dönüşümler olacaktır. Ben bunun sağlıklı bir gelişme olduğuna inananlardanım.
Ancak bu müdadeleyi biraktigimiz noktadan daha fazla uzaklasmadan, Türkiye'nin ve sol Hareketin içinde bulunduğu durum ile sorunlarin yakıcılığı farklı bireylerde farklı algılanıyorsa, bu eksikliğin kaygısını taşıyan arkadaşların bu konuda arayışı bir adım daha öteye taşımamız  gerektigini düsünüyorum. 
Gerekirse kişisel iletişim kurarak.
Esenlikler dilerim.

Hiç yorum yok: