26 Haziran 2012 Salı

Ahmet Altan ‘Paşa’ Akıl verdi Suriye Sınırına TSK Yığınak Yapıyor

Ferhan Umruk
Sonunda bu da oldu, askeri vesayete karşı mücadele retoriğinin önde geleni Ahmet Altan Suriye tarafından keşif uçağının düşürülmesi karşısında nasıl bir askeri harekat yapılması konusunda bugünkü Taraf gazetesinde önerisini sundu Bu tavır, bir gazeteci, yazar, edebiyatçı kimliğiyle tanıdığımız Ahmet Altan’ın bundan böyle omuzlarına yıldız takmış bir ‘paşa’ kimliğiyle de arzı endam edeceğini gösteriyor.


Ahmet Altan bugünkü yazısında askeri stratejik dehasını konuşturarak planını ortaya koydu, Devletin yapması gereken onun kanaatince şöyleydi:

Suriye sınırındaki birliklerin alarma geçirilmesi, sınır bölgesinde askerî bir manevranın başlatılması mümkün olmayan işler midir?



Bu hamleler, Suriye’nin kaçınılmaz olarak kendi sınır kuvvetlerini alarma geçirmesine, içerideki çatışmalarla uğraşırken bir yandan da sınıra asker kaydırmak zorunda kalmasına neden olmaz mı?
Bu, Suriye için ciddi bir bedel değil mi?
Ahmet Altan ‘paşanın’ sabah saatlerinde Taraf gazetesinde okurla buluşmasından 8-9 saat sonra Türkiye Suriye sınırına askeri yığınak yapmaya başlamış bulunmakta ve bunu aynen onun dediği gibi uzun süreli askeri tatbikat olarak açıklamaktadır.


Ahmet Altan fikir babası olduğu bir stratejik hamle olan askeri yığınağın kendisinin önerdiği gibi uygulanmış olmasından yarın ki yazısında övünecek midir? Şimdi bunu bilemiyoruz, bunu yarın öğreneceğiz.



Ancak bildiğimiz bir şey varsa o da, iki ülke sınırlarına karşılıklı olarak askeri yığınak yapmaya başladığında bu durumun, süratle gerçekleşecek kanlı bir savaşın habercisi olduğudur.



Liberal cenahın önde gelen ve radikal tutumlarıyla temayüz etmiş olan Ahmet Altan’ın bir askeri stratejist kimliğine bürünerek savaş kışkırtıcılığına soyunması onun düşünce dünyasının dilemmasını algılayamayan ve onu demokrasi mücahidi olarak görenleri şaşkınlığa sürükleyecektir.



Ancak Liberal cenahın yayın organı misyonunu üstlenen Taraf gazetesinin yazarı Lale Kemal’in vurucu ve aksiyoner modern ordunun profesyonel ordu olması gerektğine ilişkin yazılarıyla hazırladığı zemin sonucunda özel profesyonel birliklerin kurulduğu hatırlanmalıdır.



Liberallerin askeriyenin siyaset üzerindeki vesayetine karşı mücadele ettikleri doğrudur. Bunu yaparken de en temel argümanları siyasetle ilgilenen ordunun kendi görevini gereğince yerine getiremeyeceği tezleri olmuştur..Bu tür eleştiri tarzı savaşı dışlamazken veya barış arzusunu dillendirmezken , güçlü ordu, güçlü devlet şiarıyla hareket eden laik-kemalist kampa karşı bir cevap olarak güçlü devlet güçlü ordu bizim anlayışımızla mümkündür demektedir.



Güçlü ordu güçlü devlet amacında birleşmiş olan iki muktedir gücün de savaşkan bir ordu tahayyülleri olduğu kuşkusuzdur. Ancak bugünlere kadar Liberallerin giymiş oldukları ‘demokrasi şalı’ onların militarist, savaş kışkırtıcısı karakterlerini örtüyordu. Bu şal bırakın sıradan insanları sosyalistler içinde dahi onların bu yönlerinin farkedilememesine sebep oldu.



Artık liberallerin militarizmle, savaş kışkırtıcılığıyla hemhal olduklarına dair çok işaretleri belirmiş oldu.



Ahmet Altan’da bu yazısında uçağın düşürülmesiyle ilgili olarak yukarda sözünü ettiğim argüman doğrultusunda fikirlerini tekrar ediyor. Olayı beceriksizlik olarak niteliyor., Suriye rejimini diktatörlük olarak niteleyip, Suriye rejimini yıkacak hamle olarak askeri yığınağı öneriyor.



Şimdi bu önerisi gerçekleşmiş durumda.



Liberallerin diktatörlüklere, otoriter rejimlere karşı tutum alırken seçmeci bir tutum geliştirdiklerinin altını çizmek gerekiyor. Yalnızca bir örnek bu dediğimi açıklayabilir. Bahreyn’de yaşanan halk ayaklanmasını ABD desteğini arkasına alan Suudi rejiminin ordusunun kanlı bir şekilde bastırması karşısında Liberallerimizden hiçbir ses çıkmadı.



Elbette yeryüzünden otoriter rejimlerin ortadan kalkması insanlık için kazanılmış mevzidir. Ancak bu düşünceyi araçsallaştırarak kendi çıkarları doğrultusunda hegemonya kurmak için kullanan büyük güçlerin, özcesi emperyalist-kapitalizmin çifte standarta dayalı iki yüzlüler korosunun bir elemanı derekesine düşmek bir aydın için en büyük zul olmalıdır.



Hakikatlere göz yumup dünyanın efendilerine yüz sürmek, insanlığın uğrayacağı felaketlere çanak tutmaya yol açar.



Bugün Suriye savaşın içine sürüklendiğinde, yalnızca Suriye değil ortaduğu etnik ve mezhepler arası kanlı bir hesaplaşmaya sahne olur. Türkiye’nin de ortadoğu bölgesinde olduğu unutulmamalıdır.



Ahmet Altan’ı omuzlarına taktığı yıldızlardan dolayı kutlamıyorum.

Hiç yorum yok: