6 Eylül 2013 Cuma

Doğuran Ana Utandı

Rıza Aydın

Çocukluğumun geçtiği dönemde, köyümüzde ne elektrik vardı ne de radyoyu bilirdik. Kış günleri gelip kar kapıyı sarınca, dışarıya da çıkamaz olur, mecburen evdeki o muhabbetleri dinlerdik. Tıpkı konuştuğumuz dili farkında olmadan öğrendiğimiz gibi, bu kültürle ilgili bilgilerimizi de işte, bu doğal hayatımız içinde öğrendik. Evlerde toplanan komşular, kendi kendilerine geçmiş zamanların öykülerini anlatırlardı.
nusra
Anlatılan bu öykülerin içinde aklımda kalan önemli bir tema vardır. Mutlu bir olay, örneğin kutlu bir doğum anlatılırken şöyle derlerdi: “Ağlayan uşak avundu, doğuran ana sevindi, melekler secdeye indi,
Muhammed doğduğu gece.” Üzüntülü, kötü bir olay anlatılırken,


örneğin Kerbela faciası anılıp, Yezid’in başındaki Emevi ordusunun yaptığı vahşet anlatılırken de şöyle denirdi: “Doğuran ana utandı.” Olumsuz, kötü bir olay anlatmak için söylenen en ağır laf “Doğuran ana utandı”, ya da “Doğuran ana utansın” demekti. Bu yükü düşünmek çocuk aklımın alacağı bir şey değildi.
Ne zaman Kerbela vahşetini düşünsem, aklıma hala bu tabir gelir. Burada, bunlar öyle bir vahşet yapmışlardı ki, bunları yapanların ya da yaptıranların anaları bunları dünyaya getirdiğine utandı diye düşünürüm. Bu zihnimde kalan en ağır bir yüktür, şimdi bunun tarifine kalkışsam başaramam.
Son aylarda Türkiye hükümetinin, özelliklerde Tayyip Erdoğan’ın desteklediği Şeriatçı El – Nüsra denilen grubun, Suriye’de yaptığı vahşeti televizyonlarda görüp bunları düşündükçe aklıma hep bu kavram geliyor; acaba diyorum kendi kendime, yarın bu günleri anlatan destancılarda bunları yaptıranlar için “onu doğuran ana utandı” diyecek mi diye düşünüyorum.
Sizlerde bir düşünün, yarınlarda Tayyip Erdoğan’ın Suriye’de sebep olduğu bu şeyler için başka ne denebilir ki?
Dünyanın her yerinden toplanıp gelen silahlı bu militanlar, Türkiye’nin, Suriye ile olan sınır bölgelerinde içeri girip orada vahşet yaratıyorlar. Tayyip Erdoğan’ın başkanı olduğu hükümet, bütün bu yaşanılan vahşeti bildiği halde buna göz yumduruyor. Hükümet bunu istemese Türkiye’nin güvenlik güçleri, ordusu, polisi, istihbarat birimleri Türkiye sınırından Suriye’ye bu giriş çıkışları anında engellerler; bunda hiç kimsenin kuşkusu yok. Türkiye güçlü bir devlet, istese bunu anında durdurur, durdurmuyor da buna seyirci kalıyorsa, bu Türkiye’deki siyası iradenin bunların böyle olmasını istiyor olmasından dolayıdır.
Politik öngörüsü olan bir insan, hep bu günü değil yarınları, yüz yıl, belki de beş yüz yıl sonrasını da düşünüp kendisiyle ilgili neler denileceğini de idrak edebilmelidir; mesela Troçki, Brest – Litovski Antlaşmasını (1918) imzalamayı sırf bu yüzden reddeder. Geçmişte yaşanılan Kerbela katliamını, Hitler’in Yahudilere yaptıklarını, bu günün insanları anarken nasıl bunları yaptıranların anaları bunları doğurdukları için utandılar diyorlarsa, hiç şüpheniz olmasın yarında Suriye de, Rojova’da yapılan bu vahşet anlatılırken de bunları yaptıranların, bunların yapılmasına göz yumanların anaları da bunları doğurduğuna utandı denilecektir. İleriyi gören, yarınları düşünen akıllı bir insan, soyuna, sülalesine bu kötülüğü yapar mı bir düşünün? Bu gün, insanlar Hitler’in sülalesinden olduğunu, Yezid’in soyundan geldiklerini söylemeye nasıl utanıyorlarsa, belki yarın da Suriye’de bu vahşeti yapanların soyundan geldiklerini söylemeye utanacaklardır. Tarihin asıl hükmü böyle olacaktır.

Hiç yorum yok: