20 Aralık 2013 Cuma

BDP, Gezi İsyanındaki Yanlışını Tekrarlıyor mu?


Seyfi Adalı
 TBMM’de BDP grubu adına konuşan Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, AKP ile Cemaat arasında süren çatışmayı “hükümetin çözüm sürecinde daha dik durmasını, daha çözüm sürecinin arkasında durmasını engellemeye çalışmak” olarak değerlendirdi.
nursel
Meclis tutanaklarına yansıyan konuşma şöyle:
Şimdi, bu karar, o kadar basit bir karar değildir. Bu kararı verenler istiyorlar ki PKK hemen ateşkesi bozsun, silaha sarılsın, gelsin tekrardan silahla mücadeleye başlasın, binlerce insan gerçekten bu ülkede tekrardan yaşamını yitirsin.
Bu karar öyle basit, 5 tane BDP milletvekilinin tutuklanmalarını gerektiren, tutuklanmalarıyla ilgili bir karar değildir ki. Esas önemli yönü burasıdır, esas, Meclisin görmesi gereken yeri burasıdır. Eğer biz bunu görmezsek gerçekten çok büyük çabalarla, emeklerle başlatılmış olan bu süreci, tekrar, bozulmayla karşı karşıya bırakmış olacağız değerli arkadaşlar. O nedenle, hepimizin bu konuda son derece dikkatli olması gerekiyor, son derece uyanık olması gerekiyor, bu süreci bozmak isteyenler karşı. Yani bu süreç şimdiden bozulmak istenmiyor, bu sürecinin bozulmak istenmesiyle ilgili süreç iki sene önce başladı.
Bugün, mahkemelere bu kararı aldıranlar, bir süre önce, MİT Müsteşarı Sayın Hakan Fidan’ı da tutuklamak almak istediler, onun da ifadesini almak istediler. Ama, Sayın Hakan Fidan onlara teslim olmadı, bu anlayışa teslim olmadı. Eğer bunu başarabilselerdi, eğer bunu yapabilselerdi, arkadan, Sayın Başbakanı da aynı şekilde belki tutuklamak için mahkemelere götürecekler, savcı karşısına çıkaracaklardı ama Sayın Başbakan da bu konuda direndi. Evet, direnmesiydi, süreç bu şekilde bu noktaya gelmeyecekti. İşte, bu süreci başlatanlar, şimdi bu şekilde devam ettirenlerdir ama biz bu gelişmeleri, bu zihniyeti çok iyi okuyoruz. Onlara pabuç bırakmayacağız, herkes bunu böyle bilsin. Kimsenin gücü bu ülkede artık bu barışın, bu çözüm sürecinin engellenmesine yetmeyecektir. Bu operasyonları yapanlar da aynı zihniyettir, bu operasyonların arkasında da çözüm sürecini sabote etmek vardır.
Evet, net söylüyorum: Hükûmetin gücünü azaltmak istiyorlar, Hükûmeti farklı şeylerle muhatap hâline getirip çözüm sürecinde daha dik durmasını, daha çözüm sürecinin arkasında durmasını engellemeye çalışıyorlar. Biz bunu anlamayacak kadar apolitik değiliz, biz bunları çözmeyecek kadar politikanın, siyasetin uzağında değiliz; bütün bunları çok iyi anlıyoruz. Hükûmetin içerisine sokulmak istenen durumu da çok iyi anlıyoruz, çok iyi biliyoruz ama başaramayacaklar.
Şimdi, bazı arkadaşlar diyorlar ki “5 tane emniyet müdürünü niye görevden aldınız?” Şimdi, bu operasyon basit bir operasyon değildir ki. Yapacaktınız, niye altı ay önce yapmadınız, niye iki sene önce yapmadınız? İki seneden beri teknik takibi var bu işleri yapanlara yani bu operasyonu yapanlar, bu emniyet müdürleri, öyle basit değildir.

Gezi İsyanına da müzakere pencerisinden bakılmıştı

BDP temsilcileri, Gezi İsyanının ilk günlerinde, İsyanı müzakere sürecine zarar vermek isteyen “Ergenekoucu” bir hareket olarak görmüş ve uzak durmuş, mücadele yükseldikçe, bu değerlendirmelerinin yanlış olduğunu görüp, öz eleştiri vermişlerdi.
Bugün de cemaat-AKP çatışmasını müzakere sürecine müdahale olarak ele alıyorlar. BDP sözcülerinden Nursel Aydoğan’ın meclisteki konuşması, Hükümete açık destek içeriyor.
Bu akıl yürütmenin en tehlikeli boyutu ise, mendi eylemi dışında, hükümete karşı her eylemi “müzakere süreci”ne zarar vermek olarak değerlendirme eğilimi olabilir.
Örneğin, Aydoğan’ın altını çizdiği gibi bu çatışmanın ardındaki neden müzakere sürecini tahrip etmek ise, KESK’in 19 Aralık grevinin şu dönemde hükümete baskıyı artırmasını nasıl yorumlamalıyız?
BDP sözcüleri, sınıf mücadelesinin yerini “müzakere mücadelesi” ile ikame etmeleri, büyük bir yanılgı, pusula şaşması anlamına geliyor.
soldefter’den alınmıştır   http://www.soldefter.com/2013/12/19/bdp-gezi-isyanindaki-yanlisini-cemaat-akp-catismasinda-tekrarliyor-mu/

Hiç yorum yok: