22 Ağustos 2017 Salı

FAŞİZME KARŞI ORTAK MÜCADELEYİ ÖREBİLİRİZ

İbrahim Özkurt

15 temmuz gününden bu yana darbenin tahlilleri ve faşist bir rejim tehlikesine karşı demokrasi güçlerinin ortak mücadelenin örülmesinin gerekliliğinden söz ediliyor. Ne var ki, nasıl bir örgüt konusu ise hemen hiç dillendirilmiyor, konu siyasi partilere havale ediliyor. Bu nedenle söylemden fiile bir türlü geçilememekte.



 Çünkü, Hazirancıların ve ulusalcıların lider kadroları CHP’nin, CHP’nin lider kadrosu ise AKP’nin kuyruğuna takılmış durumda. Bunda yararlananarak Yenikapı’da oluşturulan faşist cephe ise “Ata atlayıp Üsküdar’ı geçmek üzere” yola koyuldu bile.

Klasik faşizmin tarihine kısaca bir göz atarsak; Hitler döneminden bu yana Faşizme karşı ortak mücadele hep bildik klasik yöntemlerle, yani yukarıda da değindiğim gibi, mevcut siyasi partiler üzerinden yürütülmeye çalışıldığından, başarılı bir örnek yaşamadı dünya ve konu adeta kördüğüm oldu ve bir türlü de çözülemiyor. O halde”Atın Üsküdar’a varışının” engellenebilmesi için gerçekçi yöntemler düşünmek ve acilen harekete geçmek gerekiyor.
Önce geçmişin başarısızlıklarının altında yatan temel nedeni ( kördüğümü ) çözmek zorundayız. Kördüğüm çözülmeden çözüm üretilemez. Bence kördüğümün sebebi ve çözülemeyişinin temel nedeni, temsili demokrasi ile yürüyen ve amaçları ulus devlette iktidar olmak olan partiler ve bu partiler üzerinden ortak mücadelenin örülmeye çalışılmasıdır.
Partiler mücadele yöntemlerinde anlaşsalar da, faşizmin ola ki geriletilmesinden sonra yerine nasıl bir rejimin kurulması konusunda asla anlaşamazlar. Çünkü iktidar paylaşılmaz. Partilerin yönetimleri üyelerden bağımsız, kapalı kapılar ardındaki pazarlıkları ile görüşür bu konuyu. İktidarın asla paylaşılamayacağından dolayı da ortak mücadele söylemlerden fiile geçirilemez. Ve kazanan hep faşizm oluyor. Geçmişte olduğu gibi..
O halde faşizme karşı ortak mücadeleyi ve sonrasındaki rejimi, mevcut siyasi partilerden bağımsız düşünmek zorundayız. Bu konudaki önerim; Toplumun değişik kesimlerinden kanaat önderlerinin çağrısı ile acilen ülke genelinde bir kongre yapılarak: ( Kongrenin çok kalabalık olması gerekmez. Çağrı metninin aşağıda saydığım dinamiklere dikkatlice yapılması yeter)
  1. Faşizmin nasıl geriletilebileceği, ( Örgütlenme, kurumsallaşma sorunu )
  2. Faşizm geriletilince nasıl bir idari-toplusal yapının, yeni bir rejimin oluşturulması gerektiği masaya yatırılarak tartışılmalı. Yani yeni, demokratik, çoğulcu, hakiki laik bir rejim nasıl inşa edilmesi gerektiği. ( Kısa bir Anayasa metni ve oluşturulması amaçlanan rejimin temel ilkeleri )
Bu iki konuda anlaşma sağlanırsa başarmamak için hiç bir neden kalmaz diye düşünüyorum.
Demokratik, çoğulcu, laik bir rejimin dinamikleri var çünkü.
Bunlar: 1) Modern yaşamı benimsemiş, seküler bir yaşamdan yana, demokrasiye inanmış, kendilerine sosyal demokrat ya da Kemalist diyen CHP vb. Partilerin tabanı. Özellikle de Aleviler. 2) Kürtler. 3) Ermeni vd. Azınlıklar. 4) Sosyalistler ve Anarşistler. 5) Ve bilcümle emekçi güçler. 6) Ve bilcümle Akademisyen, eli kalem tutan yazar çizerler, sanatçılar vb. Dinamikler. 7) Ülkeyi yönetebilecek bir muhalefet yoksunluğundan AKP’ye meyletmiş ama başkanlık rejiminden yana olmayan ve gerçekten demokratik bir rejimden yana olan yüzdesini bilemeyeceğim AKP seçmeni. Hatta MHP liderliğinin AKP’ ye biat edişinden rahatsız olan seçmen kitlesi.
Yanılıyor muyum? Yukarıda saymaya çalıştığım dinamikler mevcut siyasi partiler kanalı ile biraraya getirilebilir mi? Cevabımı ben vereyim. Getirilemez. Getirilemeyince de faşizm geriletilemez.
Oysa ki, Yukarıda saymaya çalıştığım dinamikler Kürt sorunu başta olmak üzere azınlık haklarının güvencesi, Diyanetin kaldırılarak gerçek laikliğin inşası, Merkezi devletin yetkilerinin kısılarak yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi temel ilkelerde anlaşılabilir.
Kongre, her mahallede kurulacak halk meclislerinin ülke çapında geniş bir demokrasi hareketi oluşturmasını tartışabilir. Halk meclisleri kendi içlerinde katılımcı hatta Doğrudan Demokrasiyi uygulayarak yetki ve sorumlulukların tüm katılımcılarla paylaşılmasını sağlayabilirler. Mahalle meclislerinin ilçe meclislerini, ilçe meclislerinin il meclislerini, il meclislerinin bölge meclislerin oluşturarak aralarında her tür ağ kurup ülke genelinde geniş bir hareket oluşturulabilir. Koordinasyon sağlanabilir.
Bu önerimle bir araya gelen dinamikler belki kısa vadede başaramayacaktır. Ama orta ve uzun vade mutlaka başaracaklardır. Başarmak zorundayız çünkü. Aksi halde bu topraklarda çok kötü şeyler olacak.

Hiç yorum yok: