19 Temmuz 2014 Cumartesi

1993 Sivas Katliamının Olağan Şüphelisi Devlet


Ferhan Umruk
21 yıl önce Pir Sultan Abdal Şenlikleri için Sivas’a giden 33 aydın, sanatçı Madımak otelinde gerici yığınlar tarafından mahsur bırakılarak yakıldılar.
sivas-katliaminda-olenler-600x290
1993 Temmuz’unun 2’si  Türkiye’yi Sivas’ta  Madımak Oteli ateşiyle orta çağın karanlık zamanlarına sürükledi.
Bu topraklarda tarihsel olarak varlığını sürdüren toplumsal fay hatlarından biri olan Alevi-Sünni gerilimi, muktedirlerin iktidarlarını tehdit eden her toplumsal yükseliş ortamında, Sünni kitleler devlet tarafından kışkırtılarak kırımlar gerçekleştirildi.

1970’lerde sosyalist hareketin yükselişine devlet Çorum, Sivas, Kahraman Maraş’ta Alevi yurttaşlara yapılan katliamlarla cevap verdi.
1990’lı yıllar bir yandan Kürt hareketinin mevziler kazandığı, bir yandan da işçi hareketinin yükselişe geçip Kürt hareketiyle de ortaklaşma eğilimleri göstererek Zonguldak-Botan hattını kurmaya giriştiği bir döneme tekabül etmekteydi.

İşte sınıfsal, ulusal olarak ezilenlerin ayağa kalkmalarına karşı devletin kitleleri parçalamak için bir kez daha başvurduğu operasyon 1993 Sivas katliamı oldu.

Artık bu gerçeğin böyle olduğuna ilişkin bir çok delil ortaya çıkıyor. Ancak bırakalım delilleri. Dini olarak kışkırtılarak sayıları  15.000’e varan gerici yığınlar oteli sarmışken, son derece yetersiz polis gücü, gidip gelen benzin bidonlarını sadece seyrediyordu. Sivas’ta ki askeri birlik de katliam boyunca seyirci kaldı.

Şimdi bir daha hatırlayalım. 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta Madımak otelinde yaşanan katliam döneminde.  DYP-SHP koalisyon hükümeti iş başındadır. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Tansu Çiller, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü, Genelkurmay Başkanı Doğan Güreştir. Emniyet Genel Müdürü  kendi ifadesiyle “bin operasyon” sorumlusu Mehmet Ağar’dır.

Katliam sonrasında, Tansu Çiller de, “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bu yangından zarar görmemiştir!. Halktan kimsenin burnu kanamamıştır ve ölenler de çıkan yangından boğularak ölmüşlerdir. Olayı bu kadar büyütmek yanlış, bir futbol maçında da bu kadar insan ölebilirdi” Tansu Çiller’in Genel Kurmay Başkanı Doğan Güreş’in Tansu Çiller’i kast ederek, ”O tak diye emrediyor, ben de şak diye yapıyorum,”  bu muhabbete eşlik ettiğinde devletin bütün kurumlarının katliamdaki suç ortaklığının işaretlerini görebiliriz.

1993 Sivas katliamına bu pencereden baktığımızda laikliği yaşam şartı olarak değerlendirip bir sistem-devlet partisi olan ama hiçbir taleplerini yerine getirmeyen  CHP’ye destek sunan Alevi halkın artık bu yanılgıdan kurtulması gerekiyor.
2014’ün  2 Temmuz’unda doğrudan devletin kurşunlarına hedef olup 34 evladını yitiren Roboski’li aileler Sivas’a geliyorlar. Sistemin ezilenlerinin bir buluşması gerçekleşiyor. Bu buluşma kararlılığa dönüşmeli, kapitalizmin vahşetine kurban olan Soma madencileriyle de buluşmalıdır. İşte o zaman muktedirlerin saltanatının sarsılarak yıkılmasının önü açılmış olacaktır.

Hiç yorum yok: