19 Nisan 2015 Pazar

ALEVİLERİN TALEPLERİNİ ANLAMA KILAVUZU


Rıza Aydın
Çoğu zaman, bir konuyu anlatırken ya da bir istek de bulunurken bazı şeylerin bilinip kabul edildiğini varsayarız. Alevi örgütleri de acil olarak yapılmasını istedikleri taleplerini kamuoyuna sunarken sanırım böyle yaptı.
Alevi kurumları, acil olarak çözüm bekleyen sorunlarımızın çözümü için hükümete taleplerini sunmuştu. Bunları kısaca şöyle anlata biliriz:




– Cem evlerinin ibadet yeri olarak yasal mevzuatta kabul edilmesi,
– Zorunlu din derslerinin kaldırılması ya da seçmeli hale getirilmesi,
– Diyanet İşleri Başkanlığının kapatılması ya da devletle ilişkisinin kesilip özerk hale getirilmesi,
– Alevi köylerine cami yapılmasından vazgeçilip, Alevi köylerinde var olan camilerin Alevilerin ibadet mekânı olan cem evlerine dönüştürülmesi,
– Eskiden beri varolagelen dergâhlarımızın Alevi kurumlarına devredilmesi,
– Nüfus kâğıtlarından din hanesinin çıkarılması,
– Her yurttaşa eşit muamele yapılması, eşit yurttaşlık hakkı,
– Madımak otelinin müze olması vb başlıklar altında acil çözüm bekleyen taleplerimizi bildirmiştik.
Ancak bunlar Cumhuriyetle birlikte kazandığımız, bugün kısmen var olan haklarımızın üzerinde yükseldiği için, bu kazanımların korunup geliştirilmesini de var sayar, bu temel olmazsa diğer taleplerin bir anlamı kalmaz.
Cumhuriyetle beraber kazandığımız, bizim bugünkü taleplerimize kaynaklık eden bu temel ne derseniz, bunlar kısaca şöyle anlatabilirim.
– Laik eğitimin Latin harfleri ile yapılması, en azından temel eğitim bütün yurttaşlara hem eşit hem de parasız olması.
– Her yurttaşın ülkemizin istediği her yerinde yaşama hakkının olması,
– Kadınlarla erkeklerin hukuken eşit olup, aynı ortamlardan aynı olanaklardan eşitçe yararlanması, kadınların istediği kıyafeti giyip, başı açık toplumsal hayatta, çarşıda pazarda var olması,
– İsteyen kişinin alış veriş merkezlerinden alkollü içki alabilme özgürlüğünün olması,
– Her bireyin hukuk önünde eşit kabul ediliyor olması, her yurttaşın eşit yurttaşlık hakkına, eşit yurttaşlık hukukuna sahip olması diye özetleye bilirim.
Hükümetten acilen çözülmesini isteğimiz o talepler, temelde var olan bu sosyal hakların korunup geliştirilmesi de kapsayan taleplerimizdir, bu zemin olmadan Alevilerin bu gün hükümetten istediği taleplerin hiçbir anlamı da hükmü de kalmaz.
Bu gün kimi guruplar, “Medine sözleşmesi” adı altında, toplumun küçük gettolar halinde bölünüp, herkesin kendi bölgesinde özel hukukunu uygulayacağı bir toplum modeline geçmesini öneriyorlar; bu cumhuriyetle elde edilen bütün kazanımların yok olması demektir, bu çok daha geri, çok daha kötü bir toplumsal hayata geçmemiz demektir. Eskiden kimi yerleşim yerlerinde, mesela kasabalarda, şehirlerde, köylerde gayrimüslim denilen Hıristiyanların, Alevilerin mezarlıkları bile ayrıydı, ehlisünnet denilen çoğunluğu oluşturan halkın mezarlıklarına bunların mezarları bile konamazdı. Şehirlerde kısmen mahalleler bölünmüş haldeydi; mesela Diyarbakır’da hala gavur mahallesi diye bilinen, Ermeni yurttaşlarımızın yaşadığı bir mahalle vardır. Halkın bu şekilde gettolara ayrıldığı, her gettoda özel bir hukuk, kendilerine has özel güvenlik güçlerinin, kendine has özel bir yaşam tarzının var olduğu bir hayat tarzı bugünkü hayat tarzımızdan çok daha geridir, tarif edilmeyecek kadar kötüdür. Bunun için biz, acil çözüm bekleyen sorunlarımızın çözümünü isterken, var olan bu günkü hayat tarzının korunmasını da bir talep olarak savunuruz, bunun böyle bilinmesini isterim.
Alevilerin hükümete sunduğu acil talepleri karşılandığı zaman, Alevilerin toplumsal mücadelesi bu anlamda bitmeyecektir. Aleviler özünde, öz olarak “YETMİŞ İKİ MİLLETE BİR NAZARLA BAKILMASINI İSTERLER” bunu tarihsel taleplerinin başına koymuşlardır. Bunun için Aleviler hiçbir şeyi sırf kendileri için istemezler, bütün cemi cümle için isterler. İşin aslına bakılırsa, Alevilerin kendileri için istedikleri hiç bir şey de yoktur. Bu isteklerin tümü, çağdaş Avrupa’nın laik, demokratik ülkelerinde var olan bir yaşam biçimidir. Aleviler bu gün Avrupa ülkelerinde olduğu gibi laik, demokratik bir Türkiye istiyorlar, isteklerinin arzularının tümü bu öze uygundur. Bu tarihsel yürüyüşlerinde, kendileri ile aynı yolda yürüyen canlarla yoldaşlık edeceklerdir, ederler de. Bu böyle bilinmelidir.

Hiç yorum yok: