19 Şubat 2015 Perşembe

Taşeron sistem işçileri onursuzlaştırmak istiyor.


Nuri Cemal
İstanbul Tıp Fakültesi (Çapa) Hastanesi’nde Vurallar A.Ş. taşeron firmasında çalıştırılan taşeron sağlık işçileri işten atıldılar. Kadro hakkı, ücret kesintilerinin geri ödenmesi ve sağlıklı çalışma koşulları için uzunca zamandır mücadele yürüten Çapa taşeron işçileri 19, 20, 21 Ocak tarihinde eylemler ve uyarı direnişi yaptılar.
etha-20120709-capa-isbirakma-06_display
Ameliyathanede çalışan işçilerin başlattığı eylem ve çağrıların muhattabı hastane yönetimi, öncelikli talepleri ise ücretlerin iyileştirilmesiydi. Bu konuda yönetimce kendilerine verilen sözlerin tutulmasını istediler.

İtirafname ve Onursuzlaştırma Çabaları
Çapa taşeron işçilerinin eylem ve çağrılarının önü hastane yönetiminin işten atma tehditleriyle kesildi.



 Direnişçi ameliyathane işçilerine insan onuruna yakışmayan, kişilikleriyle oynanan, onursuzlaştıran itiraf dilekçeleri imzalatılmak istendi. Aksi takdirde işten atılacakları yönünde tehdit edildiler. İmzalatılmak istenen itiraf dilekçesi, taşeron işçilerini maddi ve manevi yönden suçlu duruma düşüren, af ve aman diletip, bir daha hak arama eylemi yapmayacaklarını belirten, onursuzlaştırıcı bir niteliğe sahip. Bizzat hastane yönetiminin ve işveren temsilcisi konumundaki İnsan Kaynakları Süreç Yöneticisi Prof. Dr. Mustafa Erelel’in kaleme aldırdığı itirafnamelerin “işçilerin kendi el yazılarıyla yazılıp imzalanması” istendi. Metin aynen şöyleydi: “İstanbul Tıp Fakültesi İstanbul Üniversitesi Ameliyathane biriminde çalışmaktayım. 19.01.2015, 20.01.2015, 21.01.2015 tarihlerinde yapılan iş bırakma eylemlerinde yer aldım, bundan dolayı pişmanım, bir daha olmayacağına dair söz veriyorum. Bu eylemlerden dolayı hastaneyi ve hastaları zarara uğratıcı mağduriyet söz konusuyla özür dilerim. Tutanaklardan dolayı gelen sıkıntılardan sorumluluğu ise kabul ederim. Tutanakların kayda alınmaması için gereğinin yapılmasını arz ederim. Ad/Soyad/Tarih”
Profesör’den Tehdit ve Ahlaksız Teklif
Bu ahlaksız tehdit ve teklife dair, İnsan Kaynakları Süreç Yöneticisi Prof. Dr. Mustafa Erelel’in Göğüs Hastalıkları Bölümü’ndeki makam odası, işci ve emek örgütleri temsilcileri tarafından iki kez ziyaret edildi. Böyle bir uygulamanın olamayacağı, söz konusu metnin zorla imzalatılmaya çalışılmasının yasalara ve meslek etiğine uymadığı belirtildi. İlk görüşmede Mustafa Erelel tarfından metnin kendisi tarafından yazdırıldığı “kısmen” kabul edilmiş ve “benim yazdırdığım metin tam olarak bu değildi. Vurallar şirketi buna bazı eklemeler yapmış” dedi. Direnişçi işçilerin bunu özetleyip imzalamasını istedi. Özet metin ise aynen şöyleydi. “İstanbul Tıp Fakültesi ameliyathanesinde 19, 20, 21 Ocak 2015 tarihinde yapılan grevde bulunduğumdan dolayı pişmanım. Bundan sonra bu tür eylemlerde bulunmayacağıma söz verir, tutulmuş olan tutanakların kayda alınmaması için gereğinin yapılmasını arz ederim.” Mustafa Erelel’in beyanından da anlaşılacağı üzere, taşeron şirket kendi sorumluluklarını işçilerin üzerine yıkan ve gerekirse işçilere karşı tazminat davası açmaya imkan tanıyan ekler yapmış. Mustafa Erelel bu noktaların ve itiraz edilen birkaç hususun dilekçe metninden çıkarılmasına razı olmuş, ama özünde yatan itirafçılık, pişmanlık vurgularında ısrar etmiştir. Asıl önemlisi ise, taşeron işçilerinin bir daha asla hak arama mücadelesi vermeyeceklerine dair yazılı beyanda bulunmalarını dayatmasıdır. Bu görüşmeler hiç de sakin bir diyalog ortamında gerçekleşmemiştir. Örneğin, itirafnameyi imzalamaması durumunda işten atacağını belirttiği, ameliyathane çalışanı, taşeron işçisi Murat Hürol’un “grev yapmadım ve işyerimi asla terk etmedim” yönündeki beyanına sinirlenerek yakasına yapışmış ve işçi temsilcilerinin önünde tehdit etmiştir. Yine aynı görüşmede,”ILO sözleşmelerini imzalamış bir ülkeyiz” hatırlatmasına istinaden, SES işyeri temsilcisi Düzgün Yıldız’ı göğsünen iteklemiştir.
“Hak ve Alacaklarımın Takipçisiyim”
Ameliyathane taşeron işçilerinden bir bölümü, zorla yazdırılan itirafname dilekçeleri yerine kendi yazdıkları dilekçeleri vermişlerdir. O dilekçe ise aynen şöyledir: “İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi monoblok ameliyathanesinde çalışmaktayım. Hak ve alacaklarıma (kesilen ücretler ve kesilen yol ücretleri) dair daha önceden hastane yöneticilerimizin vermiş oldukları sözlerin yerine getirilmediği gerekçesiyle çağrılarda bulundum. Bu süre zarfında işyerimi ve çalıştığım bölümü terk etmedim. Çağrılarımın duyulduğu kanaatiyle, hak ve alacaklarımın takipçisi olduğumu belirtir. Gereğinin yapılmasını arz ederim.” Bu dilekçeler, hastane yönetimi tarafından kabul edilmemiş ve itiraf dilekçelerini imzalamadıkları gerekçesiyle üç işçi işten atılmıştır. İşten atılan öncü işçilerden Kadir Ağsu “AKP Hükümeti tarafından kamuda yasalaştırılan taşeron kölelik sisteminin ilk kurbanları olarak bizleri seçtiler. Taşeron sistem öldürüyor. Özellikle, sağlıkta taşeron ölüm demektir. Daha dün temizlik işçisi arkadaşımız iş cinayetinde öldü. Zafer Açıkgözoğlu’nu unutmamız mümkün değil. Taşeron sistemde işçiler öldürülüyor. Hayatta kalanlar ise onursuzlaştırılarak, kayıtsız şartsız itaat etmeleri isteniyor” diyor.
Üniversite Yönetimi, Türk Sağlık-Sen ve Taşeron Şirket
Hastane yönetimi tarafından verilen talimat ile taşeron şirketçe zorla imzalatılmaya çalışılan itirafnameyi imzalamayı reddeden DİSK Genel-İş üyesi Kadir Ağsu, Murat Hürol ve İbrahim Çoban işten atıldılar. İsten atılmakla tehdit edilen taşeron işçilerine destek veren Taş-İş-Der Başkan Yardıımcısı ve DİSK Genel-İş üyesi Cemal Bilgin ise ”provokatörlük ve greve teşvik” suçlamasıyla işten atıldı. Hastane yönetimi açık ve seçik bir dille, “işten atılan işçilerle dayanışan ve hak talebinde bulunan bütün taşeron işçilerini işten atacağını” belirterek tehdit ediyor.
İşçi kıyımının diğer yüzünde ise işçi sendikalarının ve sendikal örgütlülüğün tasfiyesi yatıyor. İşten atma yönündeki sözlü (ve bir kısmı da yazılı) talimatlar, Mustafa Erelel tarafından atanan, monoblok idare amiri ve Türk Sağlık-Sen Şube Başkan Yardımcısı Turgay Kara’ya aittir. Var olan sınıf mücadeleci sendikalar bizzat yönetim tarafından, polisin de desteğiyle, tasfiye edilmeye çalışılıyor. İşveren temsilcisi konumundaki Mustafa Erelel talimat veriyor, Türk Sağlık-Sen Şube Başkan Yardımcısı atılacak öncü işçileri belirleyerek tutanak düzenliyor ve taşeron firma işten atıyor.
İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi’nde bulunan emek örgütleri (SES Aksaray Şubesi, DİSK Genel- İş, İstanbul Tabip Odası, Eğitim Sen 6 Nolu Üniversiteler Şubesi, Taş-İş-Der, İşçi Sözü Bülteni) direnişi örmeye ve sınıf dayanışmasına çağırıyor:
Atılan işçiler geri alınsın! Taşeron sistemine son!

Hiç yorum yok: