Mahmut Balpetek
Seçim kulvarına girdiğimiz
bu günlerde AKP, bundan önceki seçimlerde olduğu gibi şapkadan tavşan
çıkarma çabasına girmiş durumdadır.
Hükümet tarafından Berzani ile görüşmeler yapmak üzere Türkiye’ye
davet edilen Şıwan Perver’in, İbrahim Tatlıses ile yapacağı düetin
görüşmeye eşlik etmesi, mekan olarak Diyarbakır’ın seçilmesi, görüşme
salonunun toplu nikah töreni olması da bir çok açıdan manidar
görünmektedir. Öncelenen, öne çıkan nokta, bu durumun komşu iki ülke
arasında gerçekleşen rutin bir görüşme olmadığı algısıdır. AKP’nin;
Diyarbakır’ın yerel yönetimlerini seçimle almak isteğini her fırsatta
yenilediği bir zaman periyodundan geçmekteyiz.
Yerel seçimlere ramak kalan bu momentte, 37 yıllık sürgünlüğünü
sonlandırarak Şıwan’ında görüşmeye müzik eşliğinde, dahil edilmek
istenmesi, bir taşla kuş katliamı yaratmaya dönük hamle görüntüsünü
pekiştirmektedir. Zira, reklam fragmanları aracılığı ile tarihsel
buluşma şeklinde yayın kuruluşları tarafından topluma servis edilen
görüşmeye maksadı aşan bir önem atfediliyor. Bu fragmanların
bombardımanı altında 14 kasım’da Berzani’nin, Rojava’da yarı resmi
ilan edilen, geçici yönetim ve gerçekleşen devrimci değişime karşı
sert açıklamalar yapması, yaşanan değişimin karşısında konumlanması,
görüşme ekseninin ve öneminin nereden geldiğini faş eder niteliktedir.
AKP’ nin, Diyarbakır yerel yönetimini alma arzusu, Rojava’ da ki
gelişmeler, Şıwan’ın yurda dönmesi BDP’nin Türkiyelileşme çabaları gibi
birden fazla saç ayağına dayandırılan bu hamlenin arka planı görünenden
daha derin ve girifttir.
Irak Kürdistan özerk
bölgesinin muhatap alınması ve onun nezdinde Berzani İle görüşmeler
yapılması, 37 yılık sürgünlük hayatına son verilerek Şıwan Perver’in
vatanına dönüyor olması elbetteki olumlu gelişmelerdir. Özgürlüklerden
yana olan hiçbir kurum ve kişinin buna itiraz etmesi mümkün değildir.
Ancak gelişmeye yakından bakıldığında bu kadar masum bir görüşme
olmadığı daha net görülecektir.
Suriye iç savaşında;
inisiyatifin A.B.D ve Rusya arasında paylaşır duruma evirilmesi, AKP
rejiminin devre dışına düşmesi ile sonuçlanmıştır. Büyük fotoğrafın
dışına düştüğü Suriye’de, Rojava üzerinden rol kapma isteğinde olan
AKP, yakın zamanda Berzani aracılığıyla Kürt konferansını akamete
uğratmış, devamında Suriye’de kendine yakın örgütleri ÖSO çatısına
katmıştır. Bu dolayım ile AKP’nin kendi başına giremediği Suriye
tablosuna Berzani ile ittifak kurarak girmek istemektedir.
Berzani ile görüşme;
Rojava’da Kürtler dışındaki etnik ve farklı inanç topluluklarının da
temsilini gözeten, demokratik toplum modelinin hayata geçirilmeye
çalışıldığı bu günlerde geçici yönetimi engellemek hatta kadük
etmenin yol ve yöntemlerini bulmaya dönük olacağı, Berzani’ni
açıklaması ile birlikte belirginleşmiştir.
Şıwan Perver’in uzun
ve dramatik sürgünlük serüveninin bu görüşme vesilesi ile
sonlandırılması çabaları bir taraftan görüşmeyi olabildiğince ses
çıkaracak boyuta getirilme gayreti, öte yandan Berzani ve Şıwan’ın
kişiliğinde bölgede muhafazakar Kürtlerin oylarını AKP’ye kanalize
etmeye dönük çabalardır. Bu açıdan bakıldığında görüşme, barış
sürecinde adım atmayan iktidarın itibarsızlaşmasına karşı, itibar
kazanma çabasını andırmaktadır.
BDP’nin, Türkiyelileşme amacı
ile sol sosyalist güçlerle kurduğu ilişkiden dolayı rahatsız olan
Kürtlerin varlığı sır değildir. Bu görüşme ile ideolojik olarak
Berzani KDP’sinin etkisinde olan milliyetçi muhafazakar güçlerin,
seçimlerde AKP saflarına çekilmek istenmesi bu senaryonun bir başka
veçhesini teşkil etmektedir. Denilebilir ki; Berzani KDP’sinin
Rojava’da etki alanındaki partileri nasıl ÖSO çatısı altında
birleştirerek Kürtleri bölmeyi başardıysa, Türkiye’de de Kürtleri
AKP’nin çatısı altına çekerek Kürt muhalif dinamiğini zayıflatılması
istenmektedir.
Bir anlamda Suriye’de
başardıklarını tekrarlamak istemektedir. Bütün bu parçalar
birleştirilince çıkan görüntü, AKP’nin bölgede güçlü ve etkin seçim
kampanyasının startı gibidir.
Şıwan Perver’in Kürtler
nezdinde büyük ozan olmasının bir nedeni; Kürtçe müzikte popüler olması
ve okuduğu stranlarla yetmişli yıllardan başlayarak Kürt halkının
kendi kimliklerinin bilincine varma eylemine katkı koyması, ikincisi
ise müziği ile Kürt gerçeğini dünya kamuoyuna duyurmayı başarmış bir
sanatçı olmasıdır. Bu katkılarından dolayı görüşü ne olursa olsun her
Kürt’ün evinde Şıwan’ın kasetine rastlamak mümkün. Hatta Kürt olmayan
sol, sosyalistlerin bile ekseriyetinin birkaç Şıwan ezgisini bildiğini
söylemek abartı olmaz. Böylesi bir sevgiye mazhar olmuş ozanın bu
konjoktürde doğup büyüdüğü topraklara dönüyor olmasına sevinilmesi
gerekirken, AKP eliyle bu sürecin gerçekleştiriliyor olması gelişine
şaibe ile bakılmasına neden olmaktadır.
Daha önceleri ülkeye dönüşü
gündeme geldiğinde Şıwan’ın yanıtı, “ Kürt sorunu nedeni ile sürgün
oldum, sorun çözülmedikçe ya da en azından çözüm yönüne girmedikçe
dönüşüm söz konusu olmaz” şeklindeydi. Çözüm sürecinin tıkandığı ve
tıkayan tarafın iktidar olduğu bu kadar ayan beyan iken, Şıwan’ın
gelişinin iktidarın şovuna dönüşeceği, davete icabet ediyor olması
kendisi ile çelişmenin ötesinde bir durumdur. Kendisine karşı beslenen
derin sevgiyi, AKP’ye peşkeş çekmesi anlamına gelen bu tutumun daha
sonra ki bir tarihte özeleştiri yolu ile düzeltilmesi mümkün olmayacak
bir eylemdir.
Görüşmenin rutinin dışında
nikah salonunda yapılacak olması ise başka bir ekstreme işaret
etmektedir. Yabancı bir ülkeden gelen bir devlet insanın protokol dışı
karşılanması, akıllara salondaki düğünün Şıwan’ın stranları eşliğinde,
AKP’nin KDP ile izdivacı mı var ? sorusunu gündeme getirmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder