22 Kasım 2013 Cuma

AKP ile KDP’nin siyasal izdivacı mı?

Mahmut Balpetek

  Seçim kulvarına girdiğimiz bu günlerde AKP,  bundan önceki seçimlerde olduğu gibi  şapkadan tavşan çıkarma çabasına girmiş durumdadır.
barzan
 Hükümet tarafından Berzani ile görüşmeler yapmak üzere Türkiye’ye davet edilen  Şıwan Perver’in,  İbrahim Tatlıses ile yapacağı düetin görüşmeye eşlik etmesi,  mekan olarak Diyarbakır’ın seçilmesi, görüşme salonunun  toplu nikah töreni olması da bir çok açıdan manidar görünmektedir. Öncelenen,  öne  çıkan nokta,  bu durumun komşu iki ülke arasında gerçekleşen rutin bir görüşme olmadığı algısıdır. AKP’nin;  Diyarbakır’ın yerel yönetimlerini seçimle almak isteğini her fırsatta yenilediği bir zaman periyodundan geçmekteyiz.  Yerel seçimlere ramak kalan bu  momentte,  37 yıllık sürgünlüğünü sonlandırarak  Şıwan’ında  görüşmeye müzik eşliğinde,  dahil edilmek istenmesi,  bir taşla kuş katliamı yaratmaya dönük  hamle görüntüsünü pekiştirmektedir. Zira,  reklam fragmanları aracılığı ile  tarihsel  buluşma  şeklinde yayın kuruluşları tarafından  topluma servis edilen görüşmeye maksadı aşan bir önem atfediliyor. Bu fragmanların bombardımanı altında 14 kasım’da  Berzani’nin,  Rojava’da  yarı resmi ilan edilen,  geçici yönetim  ve gerçekleşen devrimci değişime karşı sert açıklamalar yapması, yaşanan değişimin karşısında konumlanması,  görüşme ekseninin ve öneminin nereden geldiğini faş eder niteliktedir. AKP’ nin, Diyarbakır yerel yönetimini alma arzusu,  Rojava’ da ki gelişmeler, Şıwan’ın yurda dönmesi  BDP’nin Türkiyelileşme çabaları gibi birden fazla saç ayağına dayandırılan bu hamlenin arka planı görünenden daha derin ve girifttir.
    Irak Kürdistan özerk bölgesinin muhatap alınması ve onun nezdinde Berzani İle görüşmeler yapılması, 37  yılık sürgünlük hayatına son verilerek Şıwan Perver’in vatanına dönüyor olması elbetteki olumlu   gelişmelerdir. Özgürlüklerden yana olan hiçbir kurum ve kişinin buna itiraz etmesi mümkün değildir. Ancak gelişmeye yakından bakıldığında bu kadar masum  bir görüşme olmadığı daha net görülecektir.
  Suriye iç savaşında;  inisiyatifin  A.B.D  ve Rusya arasında paylaşır duruma evirilmesi, AKP rejiminin devre dışına düşmesi ile sonuçlanmıştır. Büyük fotoğrafın  dışına düştüğü Suriye’de,  Rojava üzerinden rol kapma isteğinde olan AKP, yakın zamanda Berzani aracılığıyla  Kürt konferansını akamete uğratmış, devamında Suriye’de  kendine yakın örgütleri ÖSO çatısına katmıştır. Bu dolayım ile AKP’nin kendi başına giremediği Suriye  tablosuna Berzani ile ittifak kurarak girmek  istemektedir.
 Berzani ile görüşme;  Rojava’da  Kürtler dışındaki etnik ve farklı inanç topluluklarının da temsilini gözeten, demokratik toplum modelinin hayata geçirilmeye çalışıldığı  bu günlerde   geçici yönetimi engellemek hatta  kadük etmenin yol ve yöntemlerini bulmaya dönük olacağı, Berzani’ni  açıklaması  ile birlikte  belirginleşmiştir.
          Şıwan Perver’in uzun ve dramatik sürgünlük serüveninin bu görüşme vesilesi ile sonlandırılması çabaları bir taraftan görüşmeyi olabildiğince ses çıkaracak boyuta  getirilme gayreti, öte yandan Berzani ve Şıwan’ın kişiliğinde bölgede muhafazakar Kürtlerin oylarını AKP’ye kanalize etmeye dönük  çabalardır. Bu açıdan bakıldığında görüşme, barış sürecinde adım atmayan iktidarın itibarsızlaşmasına karşı, itibar kazanma çabasını andırmaktadır.
 BDP’nin, Türkiyelileşme amacı ile sol sosyalist güçlerle kurduğu ilişkiden dolayı rahatsız olan Kürtlerin varlığı sır değildir.  Bu görüşme ile ideolojik olarak  Berzani KDP’sinin etkisinde olan  milliyetçi  muhafazakar güçlerin,  seçimlerde AKP saflarına çekilmek istenmesi  bu senaryonun bir başka veçhesini teşkil etmektedir.  Denilebilir ki;  Berzani  KDP’sinin  Rojava’da etki alanındaki partileri  nasıl ÖSO çatısı altında  birleştirerek Kürtleri bölmeyi başardıysa, Türkiye’de de  Kürtleri  AKP’nin çatısı altına çekerek Kürt muhalif dinamiğini zayıflatılması  istenmektedir.
Bir anlamda Suriye’de başardıklarını tekrarlamak istemektedir. Bütün bu parçalar birleştirilince çıkan görüntü, AKP’nin bölgede güçlü ve etkin seçim kampanyasının startı gibidir.
 Şıwan Perver’in Kürtler nezdinde büyük ozan olmasının bir nedeni; Kürtçe müzikte popüler olması  ve okuduğu stranlarla yetmişli yıllardan başlayarak  Kürt  halkının kendi kimliklerinin bilincine varma eylemine  katkı koyması, ikincisi ise müziği ile Kürt gerçeğini  dünya kamuoyuna duyurmayı başarmış bir sanatçı olmasıdır. Bu katkılarından dolayı görüşü ne olursa olsun her Kürt’ün evinde Şıwan’ın kasetine rastlamak mümkün. Hatta Kürt olmayan sol, sosyalistlerin bile ekseriyetinin birkaç Şıwan ezgisini  bildiğini söylemek abartı olmaz. Böylesi bir sevgiye mazhar olmuş ozanın bu konjoktürde doğup büyüdüğü  topraklara dönüyor olmasına  sevinilmesi gerekirken,  AKP eliyle bu sürecin gerçekleştiriliyor olması gelişine şaibe ile bakılmasına neden olmaktadır.
 Daha önceleri  ülkeye dönüşü gündeme geldiğinde  Şıwan’ın yanıtı,  “ Kürt sorunu nedeni ile sürgün oldum, sorun çözülmedikçe ya da en azından çözüm yönüne  girmedikçe dönüşüm söz konusu olmaz” şeklindeydi. Çözüm sürecinin tıkandığı ve tıkayan tarafın iktidar olduğu bu kadar ayan beyan iken, Şıwan’ın  gelişinin iktidarın şovuna dönüşeceği,  davete icabet ediyor olması kendisi ile çelişmenin ötesinde bir durumdur. Kendisine karşı beslenen derin sevgiyi, AKP’ye peşkeş çekmesi anlamına gelen bu tutumun daha sonra ki bir tarihte özeleştiri yolu ile düzeltilmesi mümkün olmayacak bir eylemdir.
 Görüşmenin   rutinin  dışında nikah salonunda yapılacak olması  ise başka bir ekstreme işaret etmektedir. Yabancı bir ülkeden gelen bir devlet insanın protokol dışı karşılanması, akıllara salondaki düğünün  Şıwan’ın stranları eşliğinde, AKP’nin   KDP ile izdivacı mı var ? sorusunu gündeme getirmektedir.

Hiç yorum yok: